Ecrimisil, Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen ve haksız işgal sonucu ortaya çıkan tazminat hakkını ifade eder. Haksız işgal tazminatı olarak da bilinen ecrimisil, bir taşınmazın sahibi veya kullanma hakkına sahip kişinin, başka bir kişinin (kiracının, misafirin veya haksız işgal edenin) izinsiz veya haksız olarak mülkiyet hakkına tecavüz etmesi sonucu uğradığı maddi ve manevi zararın karşılanması amacıyla talep edilebilen tazminat türüdür.
Bu tazminatın temel dayanağı, taşınmazın gerçek sahibinin ya da yasal kullanıcısının, mülkiyet hakkını ihlal eden kişiden uğradığı zararın giderilmesidir. Ecrimisil tazminatı, sadece fiziksel olarak taşınmazı işgal eden kişiye karşı değil, aynı zamanda işgalin dolaylı sonuçları nedeniyle ortaya çıkan zararların tazmini açısından da gündeme gelir. Vergi, kira, hizmet giderleri ve hatta işgal edilen alanın değer kaybı gibi unsurlar, ecrimisil tazminatı kapsamına alınabilmektedir.
Haksız işgal tazminatı, taşınmazın sahibinin mülkiyet haklarını korumak, kamu düzenini sağlamak ve ekonomik dengeyi temin etmek amacıyla uygulanır. Davacının, haksız işgalin varlığını kanıtlaması için, delillerin – örneğin, tapu kayıtları, tanık ifadeleri, ekspertiz raporları ve fotoğraf-video delilleri gibi – eksiksiz ve titizlikle sunulması gerekmektedir. Bu deliller ışığında mahkeme, haksız işgalin varlığını tespit eder ve tarafların uğradığı zararın maddi ve manevi boyutunu değerlendirerek, ecrimisil tazminatının ne kadar olması gerektiğine karar verir.
Ecrimisil tazminatı davalarında, işgalin ne şekilde gerçekleştiği, işgalin süresi, işgal altındaki taşınmazın gerçek değeri ve işgalin taraflara getirdiği ekonomik kayıplar detaylı olarak incelenir. Örneğin, kiracının sözleşmeye aykırı davranarak taşınmazı uzun süre işgal etmesi, işgalin süresince taşınmazın değerinde meydana gelen düşüş veya kira gelirlerinin kaybı gibi unsurlar, tazminat hesaplamasında esas alınır. Mahkeme, tarafların beyanları, mali kayıtları ve uzman raporları doğrultusunda, haksız işgalin tazminatının, işgal süresine orantılı olarak belirlenmesi gerektiğine hükmeder.
Özetle, ecrimisil (haksız işgal tazminatı); taşınmazın sahibinin veya yasal kullanıcısının, izinsiz ve haksız işgal sonucu uğradığı zararın tazmini için talep edilebilen, hem maddi hem de manevi zararları kapsayan kapsamlı bir tazminat hakkıdır. Bu tazminat, taşınmazın gerçek değeri, işgal süresi, tarafların ekonomik durumları ve usul hatalarının varlığı gibi unsurlar göz önünde bulundurularak hesaplanır. Davacının, haksız işgalin varlığını ispat etmesi ve elde edilen zararın eksiksiz tespit edilmesi, davanın başarısı için elzemdir. Bu nedenle, ecrimisil tazminatı davaları, titizlikle hazırlanmış dava dosyaları, uzman raporları ve somut delillerle desteklenen kapsamlı savunmalarla yürütülmelidir.
Ecrimisil tazminatı talep edebilmek için, davacının öncelikle haksız işgalin varlığını ve bu işgalin kendisine maddi veya manevi zararlar verdiğini ispat etmesi gerekmektedir. Bu hususun temel şartları, Türk Borçlar Kanunu ve ilgili yargıtay içtihatları çerçevesinde şu şekilde sıralanabilir:
1. Haksız İşgalin Gerçekleşmesi
Davacının, taşınmazın gerçek sahibi ya da yasal kullanıcısı olduğunu kanıtlaması gerekir. İşgalin, davacının izni olmaksızın gerçekleşmiş olması, davanın temel gerekçesini oluşturur. İşgalin varlığı, tapu kayıtları, görsel deliller, tanık ifadeleri ve ekspertiz raporlarıyla somut olarak ortaya konmalıdır.
2. İşgal Süresinin Belirlenmesi
Haksız işgalin süresi, tazminatın hesaplanmasında önemli bir parametredir. Davacının, işgalin ne kadar süre boyunca devam ettiğini ve bu sürenin ekonomik zararı nasıl etkilediğini net bir şekilde belgeleyebilmesi gerekmektedir. İşgal süresinin uzunluğu, tazminat miktarını doğrudan etkileyen unsurlardan biridir.
3. Maddi ve Manevi Zararların Tespiti
Davacının uğradığı zararın, hem maddi hem de manevi boyutlarının ayrıntılı bir şekilde ispat edilmesi gerekir. Maddi zararlar arasında, taşınmazın değer kaybı, kira gelirlerinin kaybı, bakım ve onarım giderleri gibi unsurlar yer alırken; manevi zararlar arasında, yaşanan psikolojik travma, ruhsal ıstırap ve sosyal hayatın aksaması gibi unsurlar bulunur. Bu zararların hesaplanması, uzman raporları, finansal analizler ve tıbbi belgelerle desteklenmelidir.
4. Usul ve Teknik Hataların Var Olması
Ecrimisil tazminatı talebinde bulunulabilmesi için, taşınmazın tapu kaydının düzenlenmesinde usul hatası, teknik eksiklik veya muvazaa işlemleri bulunmalıdır. Davacı, tapu kayıtlarındaki hataları, resmi belgelerdeki eksiklikleri ve ilgili usul hatalarını ayrıntılı olarak ispat etmelidir.
5. Yasal Dayanakların Oluşturulması
Talep edilecek tazminatın yasal dayanaklarının, ilgili mevzuat ve yargıtay içtihatları çerçevesinde oluşturulması gerekmektedir. Davacının, vergi, tapu, borçlar kanunu ve diğer ilgili yasal düzenlemeler ışığında, haksız işgalin tazminatının belirlenmesi için somut gerekçeler sunması önem arz eder.
Avukatlar, ecrimisil tazminatı talep etme sürecinde, yukarıdaki şartların her birini titizlikle belgeleyerek, müvekkillerinin zararlarının doğru ve eksiksiz şekilde hesaplanmasını sağlar. Bu kapsamda, dava dosyasında yer alacak tüm belgelerin, ekspertiz raporlarının, finansal analizlerin ve tanık beyanlarının, mahkemeye eksiksiz sunulması esastır. Delillerin eksiksiz sunulması, haksız işgalin varlığının ve zararların tam olarak ispat edilmesi açısından büyük önem taşır. Bu sayede, mahkeme, ecrimisil tazminatı talebinin yasal dayanaklara uygun olduğunu ve davacının uğradığı zararın doğru bir şekilde tazmin edilmesi gerektiğini karara bağlar.
Sonuç olarak, ecrimisil tazminatı talep etmenin şartları, haksız işgalin varlığının, işgal süresinin, maddi ve manevi zararların tespiti ile usul ve teknik hataların ispatına dayanır. Bu şartların yerine getirilmesi, davanın başarıya ulaşması ve davacının haklarının korunması açısından kritik öneme sahiptir.
Ecrimisil tazminatının hesaplanması, işgal süresi, taşınmazın gerçek piyasa değeri, kira gelirlerindeki kayıp, bakım giderleri ve diğer ekonomik veriler göz önünde bulundurularak detaylı olarak yapılır. Hesaplama süreci, tarafların beyanları, finansal raporlar, ekspertiz raporları, tapu kayıtları ve ilgili diğer resmi belgelerle desteklenir.
Öncelikle, haksız işgalin gerçekleştiği süre belirlenir. İşgal süresi, genellikle, kiracının veya işgalcinin taşınmazı ne kadar süre boyunca izinsiz kullandığını ifade eder. Bu süre, mahkemenin tespit edeceği gerçek işgal süresi, kiracı tarafından yapılan ihmal ve resmi tebligat kayıtları ile belgelendirilir. İşgal süresi ne kadar uzun olursa, ödenecek tazminat miktarı da o kadar artar.
Ardından, taşınmazın gerçek piyasa değeri tespit edilir. Bu değer, ekspertiz raporları, piyasa analizleri, tapu kayıtları ve çevre bölgelerindeki benzer taşınmazların satış fiyatları üzerinden hesaplanır. Mahkeme, taşınmazın güncel değerini belirleyerek, işgal süresi boyunca elde edilebilecek kira gelirleri, bakım giderleri ve değer kaybı gibi unsurları hesaplamaya esas alır.
Maddi zararların hesaplanmasında, tarafların uğradığı doğrudan ekonomik kayıplar; kira gelirinde meydana gelen düşüş, taşınmazın bakım ve onarım giderleri, vergi ödemeleri gibi unsurlar dikkate alınır. Manevi zararların hesaplanması ise, mahkemenin takdir yetkisine bağlı olup, tarafların yaşadığı ruhsal ıstırap, psikolojik travma ve sosyal hayatlarındaki aksaklıkların karşılanması için belirlenir.
Hesaplama sürecinde, işgalin devam ettiği süre boyunca ödenmesi gereken kira gelirlerinin yanı sıra, taşınmazın değerinde meydana gelen düşüş ve bakım giderlerinin tespiti de büyük önem taşır. Davacının, kiracı veya işgalcinin haksız şekilde taşınmazı işgal etmesi sonucu, devlete veya gerçek mülkiyet sahibine uğradığı zararlar detaylı raporlarla ispat edilmelidir. Finansal analizler, ekspertiz raporları ve resmi belgelerle desteklenen bu hesaplamalar, mahkemenin tazminat miktarını belirlemesinde esas teşkil eder.
Avukatlar, ecrimisil tazminatının hesaplanmasında, tarafların ekonomik durumunu, taşınmazın gerçek piyasa değerini, işgal süresini ve diğer tüm ilgili verileri titizlikle inceler. Bu kapsamlı hesaplamalar, mahkemenin adil bir tazminat miktarına varabilmesi için kritik bir rol oynar. Sonuç olarak, ecrimisil tazminatının hesaplanması, hem maddi hem de manevi zararların ayrıntılı olarak değerlendirilmesi, işgal süresinin net olarak tespit edilmesi ve taşınmazın değerinin doğru şekilde belirlenmesiyle gerçekleşir.
Ecrimisil tazminatı davalarında, “birlikte mülkiyet” veya “intifadan men” şartı, taşınmazın ortak mülkiyetine konu olan haksız işgalin, her bir paydaşın mülkiyet hakkını ihlal ettiği durumlarda gündeme gelir. Birlikte mülkiyet, taraflar arasında edinilmiş ortak malların, her bir ortağın yasal ve gerçek ekonomik katkıları doğrultusunda belirlenen paylarla paylaşılmasını ifade eder. İntifadan men ise, ortak mülkiyetin her bir ortağın, taşınmaz üzerindeki kullanım ve tasarruf hakkını tek başına gerçekleştiremeyeceği durumları kapsar.
Ecrimisil davalarında, birlikte mülkiyet veya intifadan men şartı, haksız işgalin, ortak mülkiyetin her bir paydaşına ayrı ayrı zarar verdiği iddiasıyla ortaya konur. Davacı, taşınmazın ortak mülkiyetine konu olduğunu, her bir ortağın malvarlığına yaptığı katkılar doğrultusunda haksız işgalin zarar verdiğini ispat etmek zorundadır. Bu durum, özellikle, taraflar arasında ortak mülkiyetin haksız yerleşim, kira ödemeleri veya bakım giderleri gibi ekonomik unsurlar üzerinden değerlendirildiği durumlarda daha da önem kazanır.
Mahkeme, ecrimisil tazminatı davasında, ortak mülkiyetin ve intifadan men şartının uygulanıp uygulanamayacağına karar verirken, tarafların mülkiyet haklarını, ekonomik katkılarını, işgal süresini ve taşınmazın gerçek değerini titizlikle değerlendirir. Bu şart, ortak mülkiyetin her bir ortağa ait payların net bir şekilde tespit edilmesi, haksız işgalin her bir ortağa ne kadar zarar verdiğinin hesaplanması ve malvarlığının adil paylaşımının sağlanması açısından kritik öneme sahiptir.
Avukatlar, dava dosyasını hazırlarken, ortak mülkiyetin tespiti için tapu kayıtları, tarafların beyanları, finansal raporlar ve ekspertiz raporlarını eksiksiz sunar; ayrıca, intifadan men şartının ihlal edildiğine dair somut delilleri mahkeme dosyasına ekler. Bu sayede, mahkeme, haksız işgalin ortak mülkiyet üzerindeki etkisini net olarak ortaya koyar ve her bir ortağın zararının adil olarak tazmin edilmesi yönünde karar verir.
Sonuç olarak, ecrimisil davalarında, birlikte mülkiyet ve intifadan men şartı, ortak malvarlığının haksız işgal sonucu zarar gördüğünü ispat etmek ve her bir ortağın mülkiyet haklarını korumak için titizlikle uygulanması gereken temel hususlardan biridir. Bu şartın yerine getirilmesi, davanın başarılı sonuçlanması ve tarafların ekonomik haklarının korunması açısından elzemdir.
Ecrimisil tazminatı davası, haksız işgal sonucu taşınmaz üzerinde zarar gören gerçek mülkiyet sahibinin veya yasal kullanıcısının açabileceği bir davadır. Bu dava, genellikle, kiraya veren, tapu sahibi veya işgalin haksız olduğu iddiasıyla mağdur olan kişiler tarafından açılır. Davayı açma yetkisi, taşınmazın gerçek sahibi veya yasal kullanıcısı olan, haksız işgal nedeniyle maddi veya manevi zarar gören taraflara aittir.
Davacının, ecrimisil tazminatı davasını açabilmesi için, öncelikle taşınmazın mülkiyetine ilişkin resmi belgeleri, tapu kayıtlarını, işgalin varlığını gösteren delilleri ve haksız işgalin neden olduğu zararın tespitini eksiksiz sunması gerekmektedir. Davacı, bu dava ile haksız işgalin yarattığı zararların giderilmesini talep ederken, işgal süresi, taşınmazın gerçek değeri, kira gelirlerindeki kayıp, bakım giderleri gibi unsurları ayrıntılı olarak hesaplar.
Avukatlar, ecrimisil tazminatı davasını açan müvekkillerine, ilgili mevzuat, yargıtay içtihatları ve resmi belgeler ışığında, haksız işgalin varlığını ispat etme konusunda kapsamlı bilgi verir ve dava dosyasını eksiksiz hazırlayarak, müvekkillerinin haklarının korunmasını sağlar. Davayı açabilecek kişiler arasında, tapu sahibi, kiraya veren, sözleşmeyle taşınmazı kullanma hakkına sahip kişiler ve diğer ilgili taraflar yer alır. Her bir davacının, taşınmaz üzerindeki gerçek ekonomik katkılarının, mağduriyetlerinin ve zararlarının ayrıntılı olarak belgelenmesi, mahkemenin adil bir karar vermesi açısından kritik önem taşır.
Ecrimisil tazminatı davası açılmadan önce, haksız işgalin varlığının ve süresinin tespiti için tarafların öncelikle yazılı ihtarnameler göndermesi gerekmektedir. İhtarnameler, haksız işgalin durdurulması, kiracının veya işgalcinin usulsüz davranışlarının düzeltilmesi ve söz konusu haksız işgal nedeniyle tazminat talebinde bulunulacağına dair resmi uyarı niteliği taşır.
İhtarnamenin gönderilmesi, dava dosyasına somut delil olarak eklenir ve mahkeme, ev sahibinin veya tapu sahibinin, haksız işgalin tespit edildiğini ve tarafın bu konuda uyarıldığını gösteren resmi tebligatları dikkate alır. İhtarnamenin içeriğinde, haksız işgalin varlığı, işgal süresi, usul hataları, eksik beyanlar ve tarafların sözleşmeye aykırı davranışları detaylı olarak belirtilir. Bu ihtarnameler, dava sürecinde, haksız işgalin devam ettiği, tarafın uyarıldığı ancak gerekli düzeltmeleri yapmadığı hususunda mahkemenin kararını destekleyen önemli bir delil teşkil eder.
Avukatlar, ecrimisil tazminatı davası öncesinde, müvekkillerinin ihtarnameleri eksiksiz, usulüne uygun ve resmi olarak göndermesini sağlar. İhtarnamenin, sözleşme hükümlerine, ilgili yasal düzenlemelere ve yerel uygulamalara uygun olarak hazırlanması, mahkemenin haksız işgalin varlığını ve süresini net olarak tespit edebilmesi açısından büyük önem taşır. İhtarnamenin gönderilmesi, davanın açılmasına engel teşkil etmez; aksine, müvekkilin haksız işgalin farkında olduğunu ve resmi olarak uyarıda bulunduğunu kanıtlar. Bu nedenle, ihtarnamenin gönderilmesi, ecrimisil tazminatı davasının başarılı sonuçlanması için kritik bir adımdır.
Ecrimisil bedelinin hesaplanması, haksız işgalin süresine, taşınmazın gerçek piyasa değerine, işgalin getirdiği maddi kayıplara ve bakım giderlerine bağlı olarak detaylı ekonomik analizlerle gerçekleştirilir. Hesaplama süreci, kiracının veya işgalcinin izinsiz olarak taşınmazı işgal ettiği süre boyunca ödenmesi gereken kira bedeli, taşınmazın değer kaybı, bakım giderleri ve işgalin devam ettiği süre boyunca oluşan diğer ekonomik zararların dikkate alınması ile yapılır.
Öncelikle, haksız işgalin ne kadar süreyle devam ettiği, resmi tebligatlar, tapu kayıtları, kira ödeme belgeleri ve diğer somut delillerle ispat edilmelidir. İşgal süresi belirlendikten sonra, taşınmazın ekspertiz raporları ve piyasa analizleri yardımıyla, taşınmazın gerçek değeri tespit edilir. Bu değer üzerinden, haksız işgalin süresince elde edilebilecek kira gelirleri hesaplanır. Buna ek olarak, taşınmazın bakım, onarım ve vergi giderleri gibi unsurlar da hesaba katılır.
Hesaplama süreci, genellikle finansal uzmanlar tarafından yapılır ve mahkemenin, tarafların sunduğu ekspertiz raporları, finansal analizler ve diğer resmi belgeler ışığında, adil bir tazminat miktarına varması sağlanır. Avukatlar, ecrimisil bedelinin hesaplanmasında, müvekkillerinin uğradığı zararların eksiksiz bir şekilde tespit edilmesi için, tüm ekonomik verilerin detaylı analizini yapar ve hesaplama yöntemlerini, ilgili mevzuat ve yargıtay içtihatlarına uygun şekilde mahkemenin dikkatine sunar. Bu süreçte, hesaplamaların, haksız işgalin neden olduğu zararın hem maddi hem de manevi boyutlarını kapsaması esastır.
Sonuç olarak, ecrimisil bedeli, haksız işgalin süresi, taşınmazın piyasa değeri, kira gelirlerindeki kayıp, bakım giderleri ve diğer ekonomik unsurların titizlikle hesaplanmasıyla belirlenir. Bu hesaplama, mahkemenin adil ve hakkaniyetli bir tazminat miktarına ulaşabilmesi için kritik bir rol oynar.
Ecrimisil tazminat davalarında faiz, haksız işgalin devam ettiği süre boyunca ödenmeyen tazminatın, ekonomik zararın zamanla artması nedeniyle belirli bir oranda hesaplanan ek tazminat kalemidir. Faiz başlangıç tarihi, işgalin sona erdiği veya davanın açıldığı tarihten itibaren hesaplanır. Ancak, bazı durumlarda, mahkeme, faiz oranlarını belirlerken, haksız işgalin başladığı tarih ile ilgili somut delilleri dikkate alarak, bu tarihin netleştirilmesini ister.
Faiz, işgalin süresince meydana gelen ekonomik zararların zamanla artması, paranın değeri ve enflasyon gibi ekonomik faktörler göz önünde bulundurularak, belirli bir oranda hesaplanır. Davacı, faiz hesaplaması için, işgal süresinin tam olarak tespit edilmesi, işgalin sona erdiği tarih ile ilgili resmi tebligat kayıtları, tapu kayıtları ve finansal raporlar gibi somut delilleri mahkeme dosyasına ekler. Mahkeme, bu veriler ışığında, faiz başlangıç tarihini belirler ve faiz oranını, ilgili mevzuat ve yargıtay içtihatlarına göre hesaplar. Faiz başlangıç tarihi, davanın sonucunu doğrudan etkileyen önemli bir husus olup, davacının zararlarının eksiksiz tazmin edilebilmesi için titizlikle hesaplanması gerekir. Avukatlar, faiz hesaplamasında, her bir ekonomik veriyi detaylı olarak inceleyerek, müvekkillerinin haklarının korunması için en doğru faiz oranının uygulanmasını sağlar.
Ecrimisil tazminat davalarında, zamanaşımı süresi, haksız işgalin gerçekleştiği tarihten itibaren dava açılması gereken yasal süreyi ifade eder. Mevzuat, vergi, tapu ve borçlar kanunu hükümleri çerçevesinde, haksız işgal sonucu ortaya çıkan zararların tazmini için dava açılması gereken süreleri açıkça belirler. Eğer dava açılma süresi içerisinde itiraz veya dava başlatılmazsa, davanın zamanaşımına uğraması, müvekkilin hak kaybına uğramasına neden olabilir.
Zamanaşımı süresi, haksız işgalin varlığı, işgal süresi, delillerin toplanması ve ilgili yasal prosedürlere uyulması gibi unsurlara bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Davacının, haksız işgalin farkına vardığı tarihten itibaren, belirlenen süre içerisinde dava açması gerekir. Avukatlar, zamanaşımı süresinin kaçırılmaması için müvekkillerine ayrıntılı bilgi vererek, gerekli tüm belgelerin zamanında mahkemeye sunulmasını sağlar. Mahkeme, zamanaşımı süresinin dolup dolmadığını titizlikle inceler ve eğer süre aşılmışsa, davanın reddine karar verebilir. Bu nedenle, zamanaşımı süresinin doğru hesaplanması, davanın başarısı açısından kritik öneme sahiptir.
Ecrimisil tazminatı davalarının görüleceği yetkili ve görevli mahkeme, davacının ikametgah adresi, taşınmazın bulunduğu yer ve ilgili yasal düzenlemeler doğrultusunda belirlenir. Türkiye’de, bu tür davalar genellikle Asliye Hukuk Mahkemeleri veya İdari Yargı Mercileri tarafından yürütülür. Mahkemenin doğru belirlenmesi, dava dosyasının eksiksiz incelenmesi, tarafların delillerinin titizlikle değerlendirilmesi ve yargı usullerine uygun kararlar verilmesi açısından son derece önemlidir.
Avukatlar, ecrimisil tazminatı davasını açmadan önce, müvekkillerine ilgili yasal düzenlemeleri, yerel yargı usullerini ve mahkemenin yetki alanını detaylı bir şekilde açıklayarak, dosyanın hangi mahkemede görülmesi gerektiğini belirler. Bu sayede, dava sürecinde oluşabilecek usul hatalarının ve iletişim aksaklıklarının önüne geçilir. Mahkeme, dosyayı incelerken, haksız işgalin varlığı, işgal süresi, taşınmazın değer kaybı, bakım giderleri ve diğer ekonomik unsurlar doğrultusunda adil bir tazminat hesaplaması yapar.
Ecrimisil tazminatı davalarının süresi, davanın kapsamı, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların derinliği, sunulan delillerin eksiksizliği, mahkemenin iş yoğunluğu ve yerel yargı usullerine bağlı olarak değişiklik gösterir. Bu davalarda, haksız işgalin varlığının, süresinin, delillerin toplanmasının ve mahkemenin titizlikle usul aşamalarını tamamlaması, dava süresini belirleyen en önemli unsurlardır.
Genellikle, ecrimisil tazminatı davalarında, dava açılmasından nihai mahkeme kararının kesinleşmesine kadar geçen süre 1 yıldan başlayıp, karmaşık uyuşmazlık durumlarında 2-3 yıla kadar uzayabilir. Avukatlar, müvekkillerine dava sürecinin her aşamasında düzenli bilgi vererek, gerekli tüm delillerin zamanında sunulması ve mahkemenin sürecin aksamadan ilerlemesi için stratejik planlama yapar. Delillerin eksiksiz sunulması, taraflar arasında anlaşmazlıkların netleştirilmesi ve usul hatalarının önlenmesi, dava sürecinin hızlanması açısından büyük önem taşır. Mahkeme, ecrimisil tazminatı davasında, haksız işgalin süre, zararın boyutu, taşınmazın değeri ve bakım giderleri gibi unsurları titizlikle değerlendirerek, müvekkilin uğradığı zararın tam olarak tazmin edilmesine yönelik karara varır.
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin muristen intikal eden taşınmazda davalı ile hissedar olduklarını, davalının gayrimenkulü haksız olarak elinde bulundurduğunu, davalı aleyhine daha önce açılan ecrimisil davasında ecrimisile hükmedildiğini ve kesinleştiğini, önceki dava tarihi gözetilerek ve fazlaya dair hak saklı tutularak toplam 8.820,00.-TL ecrimisilin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Ecrimisil kötü niyetli şagilin ödemekle sorumlu bulunduğu tazminat olup, en azı kira geliri, en çoğu ise tam gelir yoksunluğudur. Yerleşmiş yargısal içtihatlara göre kesinleşen önceki dönemin ecrimisil miktarına Üretici Fiyat Endeksi ( ÜFE )'nin tamamına yansıtılmak suretiyle belirlenecek miktardan az olmamak koşuluyla bulunacak ecrimisilin hüküm altına alınması gerekir. Dava dosyası içinde delil olarak bulunan önceki döneme dair kesinleşen Marmara Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/3 E. 2008/17 K. sayılı dosyasında 2007 yılı için taşınmazın aylık getirişi 150.-TL olarak kesinleşmiştir. O halde, önceki dönem kesinleşen ecrimisil miktarı her yıl yeni dönem için ÜFE'nin tamamı oranında artırılmak suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere, istenilen ecrimisil bedeli saptanmalıdır. Bu nedenlerle, yukarda açıklandığı üzere hazırlanacak bilirkişi raporu doğrultusunda ecrimisile hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
T.C. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 2012/22780 K. 2013/265
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı, paydaşı olduğu davaya konu 655 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünü, tel örgüyle çevirmek suretiyle davalının işgal ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve17 yıllık süre için ecrimisil isteğinde bulunmuştur. Davalı, zamanaşımı def'inde bulunmuş, davacının kendi payı yönünden talepte bulunabileceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur. Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; davacının paydaşı olduğu 655 parsel sayılı taşınmazın 616,42 m2'lik bölümünü, uzun yıllardan beri haksız olarak davalının kullandığı belirlenmek suretiyle, elatmanın önlenmesine ve kural olarak ecrimisile karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının sair temyizi itirazları yerinde değildir, reddine. Ancak, davalı tarafın ecrimisil bakımından zamanaşımı def'inde bulunduğu gözetildiğinde, 25.5.1938 tarih, 29/10 Sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı gereğince ecrimisil istekleri 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 147.maddesi hükmüne göre 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan, dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre için belirlenecek ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken, bu süreyi aşar ve öncesini de kapsar şekilde belirlenen ecrimisilin karar altına alınmış olması isabetsizdir. Öte yandan, davaya konu 655 parsel sayılı taşınmazda davacı 825/1920 oranında paydaş olduğuna göre, tecavüzlü alan için belirlenen toplam ecrimisil miktarından davacının payına karşılık gelen ecrimisil bedelinin hüküm altına alınması gerekirken, tamamına karar verilmiş olması da doğru değildir.
T.C. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E. 2014/8004 K. 2014/11567
Davacı vekili dilekçesinde; davalının müvekkiline ait taşınmaza ( tarlaya ) elma ağaçları dikmek suretiyle haksız olarak işgalde bulunduğunu, daha önce davalı hakkında açılan men'i müdahale ve 2004, 2005, 2006 yıllarına ilişkin ecrimisil davasının kabulü ile sonuçlandığını, ancak; halen davalının haksız işgalinin sürdüğü ileri sürülerek, 2007, 2008, 2009 yıllarına ilişkin olarak dava ve ıslah dilekçesinde toplam 11.711,70 TL ecrimisilin davalıdan tahsili talep ve dava edilmiştir. Mahkemece, 2009 yılına ilişkin ecrimisil şartlarının oluşmadığı, 2007-2008 yıllarına ilişkin olarak bilirkişi raporuna göre elma geliri olarak hesaplanan 6752,10 TL'lik ecrimisil bedelinin kabulüne karar verilmiş hüküm taraf vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplerle özellikle delillerin takdimde bir isabetsizlik bulunulmasına göre, davacı tarafın tüm davalı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, elma ağaçları üzerinden ecrimisil hesabı yapılmıştır. Oysa ki; taraflarında kabullerinde olduğu gibi elmalar davalı tarafından dikilip yetiştirilmiştir. Bu durumda, elma geliri esasına göre ecrimisile hükmolunamaz. Tarla ürünleri ( buğday, arpa, ayçiçeği, şeker pancarı vs. ) geliri esasına göre ecrimisil belirlenmelidir. Nitekim de, önceki kesinleşen dosyada buğday, arpa, ayçiçeği ürünü müvabenesi esasına göre ecrimisil belirlenmiştir. Mahkemece, tarla ürünleri gelir esasına göre ecrimisile hüküm uygulanması gerekirken elma geliri üzerinden ecrimisile hükmolunması doğru görülmemiş bozmayı gerekmiştir.
T.C. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 2012/10531 K. 2012/15292
Davada; paydaş olunan evi davalının haksız işgal ettiği ileri sürülerek 1.7.1997 -15.4.2003 yılları arası için 2.660.000.000 lira ecrimisil talep edilmiş, davalı zamanaşımı itirazı ile birlikte intifadan men'in gerçekleşmediğini ileri sürerek davanın reddini istemiş, mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş hüküm süresinde davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davaya konu taşınmazda taraflar paydaştırlar.Paydaşlar kural olarak intifadan men edilmedikçe birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de;ecrimisil istenen süreden önce veya süre içinde davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan yada gelirinden yararlanmak isteğini davalı paydaşa bildirmiş olmasına bağlıdır. Bu koşul dava şartı niteliğinde olduğundan gerçekleşip gerçekleşmediğinin mahkemece resen araştırılarak saptanması gereklidir. İntifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası ise, yemin dahil her türlü delil ile ispatlanabilir. Her ne kadar davalıya ihtarname tebliğ edilmiş ise de bu tebliğ tarihi olan 24.1.2003 tarihinden sonraki dönem için hüküm ifade eder. Kabule göre de;davalının zamanaşımı itirazında bulunduğu ve ecrimisil davalarında son beş yılın ecrimisiline hükmedilebileceği göz ardı edilerek bunu aşacak şekilde fazla ecrimisile hükmedilmesi doğru görülmemiştir. O halde mahkemece, belirtilen bu kurallar ve ilkeler ışığında tarafların gösterdikleri tüm deliller toplanarak intifadan men olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
T.C. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 2004/2969 K. 2004/3143