İmar planı dava dilekçesi, imar planına itiraz veya iptal davası açacak tarafın, ilgili iddialarını ve taleplerini mahkemeye sunmak amacıyla düzenlediği, resmi usullere uygun yazılı belgedir. Bu dilekçe, imar planı kapsamında yapılan düzenlemelerin hukuka, yerel yönetmeliklere ve imar planı esaslarına aykırı olduğunu iddia eden tarafın, haklarının korunması için açtığı davanın temel belgesini oluşturur. Dilekçede, tarafların kimlik bilgileri, evrak numaraları, imar planı numarası, söz konusu planın hangi maddelerine itiraz edildiği ve iptal taleplerinin gerekçeleri ayrıntılı olarak belirtilmelidir. Yazılı deliller, uzman raporları, belediye onayları ve ilgili diğer belgelerle desteklenen bu dilekçe, mahkemenin dosyayı incelerken itiraz veya iptal davasının esaslarını net bir şekilde ortaya koymasını sağlar.
Bir imar planı dava dilekçesi, aynı zamanda tarafların mevcut imar planının uygulanmasından doğan olası zararlara, çevre, sağlık, ekonomi ve toplumsal düzen üzerindeki etkilerine de değinmelidir. Davacı, imar planındaki düzenlemelerin, yerel halkın yaşam kalitesini, mülkiyet haklarını ve kentsel gelişimi nasıl olumsuz etkilediğini somut örneklerle ve yargıtay içtihatlarıyla destekleyerek mahkemeye sunar. Dilekçenin hazırlanmasında, ilgili mevzuatın maddeleri, belediye yönetmelikleri, yerel imar planı uygulamaları ve Danıştay kararları titizlikle referans alınmalıdır. Böylece, imar planına yönelik açılan dava, hem idari hem de hukuki açıdan sağlam delillerle desteklenmiş, eksiksiz ve kapsamlı bir dosya olarak mahkemenin dikkatine sunulur.
İmar planı, bir şehrin veya bölgenin gelecekteki yapılaşma, kentsel dönüşüm ve çevre düzenlemeleri açısından hazırlanmış, bölgenin arazi kullanımını, yapı yoğunluğunu, trafik düzenini, yeşil alanların dağılımını ve diğer kentsel parametreleri belirleyen, yerel yönetimlerin planlama ve uygulama faaliyetlerini yönlendiren temel belgedir. İmar planı, hem mevcut yapıların korunması hem de yeni yapılaşma faaliyetlerinin düzenlenmesi amacıyla, teknik analizler, çevresel etki değerlendirmeleri, sosyoekonomik veriler ve kamuoyunun beklentileri dikkate alınarak hazırlanır.
Hukuki açıdan, imar planı, yerel yönetmelikler ve ulusal mevzuat çerçevesinde, kamu yararı gözetilerek düzenlenir. İmar planı, belediyeler tarafından onaylanır, resmi gazete ve tapu kayıtları aracılığıyla ilan edilir. İmar planının uygulanması, bölgenin gelecekteki yapılaşma stratejisini, kentsel dönüşüm süreçlerini ve çevre düzenlemelerini belirler. İmar planı, kentsel yaşamın düzenlenmesi, doğal kaynakların korunması ve ekonomik kalkınmanın sağlanması açısından kritik bir rol oynar. Ancak, imar planının hazırlanması, onaylanması ve uygulanması sırasında, kamu yararı, çevre, mülkiyet hakları ve sosyal adalet gibi unsurların dikkate alınması zorunludur. İmar planının hukuki geçerliliği, belediye yönetmelikleri, imar mevzuatı ve yargıtay içtihatları tarafından sürekli olarak denetlenmekte olup, planın uygulamaya konulması sürecinde herhangi bir usul hatası veya hukuka aykırılık tespit edildiğinde, ilgili taraflar tarafından itiraz veya iptal davası açılabilir.
İmar planına itiraz, hazırlanan ve ilan edilen imar planının, yerel yönetmeliklere, çevre düzenlemelerine, kamu yararına veya mülkiyet haklarına aykırı olduğu iddiasıyla, ilgili belediye veya kamu kurumlarına yazılı olarak sunulan resmi taleptir. İtiraz süreci, imar planının ilan edildiği tarihten itibaren belirli bir süre içerisinde yapılması gerekmektedir. İtiraz eden taraf, itiraz dilekçesinde; imar planının hangi maddelerinin hukuka aykırı olduğunu, bu durumun çevre, ekonomi, sosyal düzen ve mülkiyet haklarına nasıl zarar verdiğini ayrıntılı şekilde açıklamalıdır.
İtiraz sürecinde, ilgili taraflar uzman raporları, çevresel etki değerlendirmeleri, teknik analizler, ekonomik veriler ve yerel halkın görüşlerini de içeren kapsamlı dosyalarla destek sunarlar. İtirazın kabul edilip edilmemesi, itirazın dayandırıldığı usul ve esaslara bağlı olarak değişiklik gösterir. Belediye veya ilgili kurum, itiraz dosyasını incelerken, yerel yönetmelikler ve imar planı esaslarına uygunluk açısından detaylı değerlendirmelerde bulunur. Eğer itiraz kabul edilmezse, taraflar tarafından iptal davası açılarak, imar planının tamamen veya kısmen iptal edilmesi talep edilebilir. Avukatlar, itiraz sürecinde, hem teknik hem de hukuki gerekçeleri titizlikle hazırlayarak, müvekkillerinin haklarını en iyi şekilde savunur ve itirazın kabulü için güçlü delil dosyaları oluşturur.
İmar planı iptal davası, imar planının hazırlanması, onaylanması veya uygulanması aşamalarında, usul hataları, hukuka aykırılıklar veya kamu yararına aykırı düzenlemeler tespit edildiğinde, tarafların açtığı resmi davadır. Davanın açılması için, itirazın reddedilmesi durumunda yapı sahibi, mülkiyet sahipleri veya kamu yararını koruyan diğer paydaşlar, mahkemeye başvurarak imar planının iptalini talep edebilir. Dava dosyası, imar planı ile ilgili tüm belgeleri, belediyenin onay raporlarını, usul hatalarını ortaya koyan delilleri, uzman raporlarını ve yargıtay içtihatlarına dayalı hukuki gerekçeleri içermelidir.
İptal davası, ilgili imar planının hazırlanma sürecinde yapılan teknik hatalar, eksik incelemeler, usul ihlalleri veya planın kamu yararına uygun olmaması gibi sebeplere dayanır. Davacı, imar planının iptaline ilişkin iddialarını, yerel yönetmelikler, ulusal mevzuat ve Danıştay kararlarına referansla savunur. Avukatlar, dava dosyasını hazırlarken, itiraz sürecinde reddedilen itirazların belgelerini, müvekkillerin zararlarını ve imar planının uygulanmasının neden kamu yararına zarar vereceğini ayrıntılı şekilde mahkemeye sunar. Bu kapsamlı dosya, mahkemenin iptal kararını vermesi için gerekli tüm teknik ve hukuki delilleri içerir. İptal davası, imar planının geçersiz kılınması ve uygulanmaması yoluyla, mülkiyet haklarının ve çevresel düzenlemelerin korunması açısından kritik öneme sahiptir.
İmar planının iptaline ilişkin sebepler, temel olarak planın hazırlanma aşamasındaki usul ve esas hatalarına, yasal mevzuata aykırılıklara ve kamu yararını zedeleyen düzenlemelere dayanır. İmar planının iptal sebepleri arasında şunlar sayılabilir:
İmar planının iptaline ilişkin dava açılabilmesi için yasal olarak belirlenmiş bir zamanaşımı süresi mevcuttur. Bu süre, imar planının ilan edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar ve ilgili mevzuat çerçevesinde, tarafların haklarını kaybetmemeleri için belirli bir dönem içerisinde dava açılması gerekmektedir. Eğer dava açılma süresi içerisinde itiraz veya iptal davası başlatılmazsa, müvekkillerin hak kaybı yaşaması söz konusu olabilir. Avukatlar, dava açma süresi konusunda müvekkillerini titizlikle bilgilendirir, zamanaşımına uğramamak için gerekli adımların zamanında atılmasını sağlar. Süre, yerel yasal düzenlemelere, Danıştay kararlarına ve ilgili mevzuat hükümlerine bağlı olarak değişiklik gösterebilir; ancak, genel olarak bu süre 6 ay ila 1 yıl arasında öngörülür. Dava süresi içerisinde, tüm belgelerin ve delillerin eksiksiz sunulması, hakların korunması açısından kritik öneme sahiptir.
İmar planı iptal ve itiraz davalarında yetkili ve görevli mahkeme, imar planının uygulandığı belediyenin veya yerel yönetimin sınırları içinde yer alan il veya ilçedeki idari yargı veya asliye hukuk mahkemeleri tarafından yürütülür. Türkiye’de imar planı davaları, genellikle yerel yönetimlerin düzenlemeleri çerçevesinde, Danıştay ve idari yargı örf ve adetlerine uygun olarak incelenir. Mahkemenin doğru belirlenmesi, dava dosyasının eksiksiz incelenmesi, usul kurallarına uygun olarak savunmaların alınması ve ilgili mevzuata tam uyum sağlanması açısından son derece kritik bir husustur. Avukatlar, müvekkillerinin dava dosyasını hazırlarken, yerel yargı usullerini, mahkemenin yetki alanını ve ilgili resmi belgeleri titizlikle inceleyerek, doğru mercide dava açılmasını temin eder. Bu sayede, imar planına ilişkin itiraz veya iptal davasının, yerel düzenlemelere ve yasal gerekliliklere uygun şekilde yürütülmesi sağlanır.
İmar planına ilişkin itiraz veya iptal davası açıldıktan sonra, mahkeme, dava süreci boyunca imar planının uygulanmasına ilişkin işlemlerin yürütülmesini durdurma kararı verebilir. Yürütmenin durdurulması, özellikle dava sonucunda imar planının iptal edilmesi ihtimali yüksek görülen durumlarda, tarafların mağduriyetlerini önlemek ve uygulamanın durmasını sağlamak amacıyla alınan geçici bir tedbirdir. Bu karar, imar planının dava süresince uygulamaya konulmaması, yeni yapılaşma faaliyetlerinin durdurulması ve mevcut düzenlemelerin askıya alınması gibi sonuçlar doğurur. Avukatlar, yürütmenin durdurulması talebinde bulunurken, mahkemeye sunacakları delillerle, imar planının uygulanmasının, kamu yararı, çevre, mülkiyet hakları ve sosyal düzen açısından nasıl zararlar doğuracağına ilişkin detaylı açıklamalar yapar. Böylece, mahkeme, dava sürecinde imar planının uygulanmasının durdurulmasına ilişkin geçici karar vererek, ilgili tarafların mağduriyetlerinin önüne geçmeye çalışır.
İmar planının iptal edilmesi, sadece planın yürürlükten kaldırılması anlamına gelmez; aynı zamanda bölgedeki yapılaşma düzeni, mülkiyet hakları, çevresel denge ve kentsel planlama üzerinde derin etkileri olan kapsamlı bir karardır. İptal kararı alındığında, ilgili imar planı hükümleri, yeni düzenlemelerin hazırlanmasına ve uygulanmasına yönelik adımların atılması gerekir. İptal kararı, yapı sahiplerinin, belediyelerin ve yerel yönetimlerin uygulamalarında önemli değişikliklere yol açar. Bu karar, inşaat faaliyetlerinin durdurulması, mevcut projelerin yeniden değerlendirilmesi, kentsel dönüşüm süreçlerinin yeniden planlanması ve yerel halkın yaşam kalitesinin artırılması gibi sonuçlar doğurur. Avukatlar, iptal davası sonucunda ortaya çıkabilecek hukuki ve idari sonuçları, müvekkillerine detaylı olarak açıklayarak, gelecekte oluşabilecek riskleri ve yeni düzenlemelerle uyum sağlamanın yollarını titizlikle analiz eder. İptal kararı, sadece müvekkillerin haklarının korunması değil, aynı zamanda kamu yararının sağlanması açısından da son derece önemlidir.
İmar planı iptali konusunda Danıştay, ülkemizdeki en yüksek idari yargı mercilerinden biri olarak, önemli içtihatlar oluşturmuştur. Danıştay kararları, imar planının iptaline ilişkin davalarda usul, esas ve teknik kriterlerin belirlenmesinde yol gösterici niteliktedir. Bu kararlar, imar planı düzenlemelerinin hazırlanması, onaylanması ve uygulanması sürecinde yapılan hataları, usul ihlallerini, yerel yönetmeliklere aykırılıkları ve kamu yararının göz ardı edilmesini ayrıntılı olarak değerlendirmektedir. Danıştay içtihatları, ayrıca imar planı iptali davasında, itirazın reddedilmesi, red kararının iptali, yürütmenin durdurulması ve ilgili diğer konularda emsal teşkil eden örnek kararlar sunar. Avukatlar, dava dosyalarını hazırlarken, Danıştay’ın emsal kararlarını referans alarak, imar planı iptali davasında kullanılacak delillerin ve argümanların oluşturulmasında titizlikle çalışır. Bu kararlar, imar planının iptali için sunulan iddiaların, yasal dayanakların ve usul hatalarının mahkemece nasıl değerlendirileceğini gösterir niteliktedir. Danıştay’ın, imar planı iptali davalarında belirlediği kriterler, hem yerel hem de ulusal düzeyde yapılaşma politikalarının ve kamu yararının korunması açısından son derece önemlidir. Avukatlar, müvekkillerine bu emsal kararların ışığında, iptal davasında başarılı olabilmek için gerekli stratejik yaklaşımları ve delil sunum tekniklerini detaylandırarak, dosyanın güçlü bir şekilde hazırlanmasını sağlar.
İdare Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planının kabulüne ilişkin meclis kararında, 26/09/2016-21/04/2017 onay tarihli 1/5000 ölçekli Yenisahra Mahallesi ve Yakın Çevresi Revizyon Nazım İmar Planına uygun olarak düzenlendiği hususunun belirtildiği, söz konusu 21/04/2017 tarihli nazım imar planının mahkeme kararıyla iptaline karar verildiği, 15/02/2019 onay tarihli dava konusu 1/1000 ölçekli 1. Etap Uygulama İmar Planı ile aynı gün onaya sunularak tasdik edilen ve yürürlüğe giren nazım imar planı dikkate alınmaksızın, yürürlükten kaldırılmış olan 2017 tarihli nazım imar planı dikkate alınarak hazırlandığı anlaşılan dava konusu uygulama imar planının, imar planlarının hazırlanmasına ilişkin olarak mevzuat ile belirlenen usule uyulmaksızın kabul edildiği tespitine yer verilmiş olsa da, dava konusu planların büyükşehir ve ilçe belediyelerinin eş güdümlü çalışmaları sonucu aynı gün onaya sunularak tasdik edildiği, nazım ve uygulama imar planlarının aynı gün onaylanmasının imar mevzuatı yönünden ciddi bir aykırılık teşkil etmeyeceği, İdare Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespitlerin aksine dava konusu uygulama imar planının 2019 tarihli nazım imar planına dayanılarak kabul edildiği, dolayısıyla plan yapım yöntem ve tekniklerine aykırı olarak onaylanmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, Ataşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararları ile kabul edilen 1/1.000 ölçekli 1. Etap Uygulama İmar Planının ve imar hakkı transferine ilişkin plan notlarının diğer hususlar bakımından planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine, imar mevzuatına ve kamu yararına uygun olup olmadığının incelenmesi suretiyle dava hakkında karar verilmesi gerekeceğinden temyize konu Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bu kısmında isabet bulunmamaktadır.
Danıştay 6. Daire E. 2021/11000 K. 2022/11333
Temyize konu İdare Mahkemesi kararının 1/5000 ölçekli nazım imar planına ilişkin kısmında 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır. Uyuşmazlığın 1/1000 ölçekli uygulama imar planına ilişkin kısmına gelince; Davaya konu uygulama imar planında, taşınmazın üzerinden geçirilen 10 metre enkesitli imar yolunun, dava konusu uygulama imar planının dayanağı olan 1/5000 ölçekli nazım imar planında gösterilmediği anlaşılmaktadır. Ulaşım sistemlerinin ve ulaşım problemlerinin çözümünün 1/5000 nazım imar planında belirlenmesi ve yukarıda yer verilen düzenlemeler uyarınca, planlar arasındaki hiyerarşi kapsamında nazım imar planından sonra yapılacak olan uygulama imar planının, nazım imar planına uygun yapılması gerekmektedir. Bu durumda, dayanak nazım imar planında gösterilmeyen 10 metre genişliğindeki yolun uygulama imar planında gösterilmesi, uygulama imar planını dayanağı nazım imar planına aykırı hale getirdiğinden, dava konusu uygulama imar planının 10 metre en kesitli yola ilişkin kısmında hukuka uygunluk görülmemiştir. Öte yandan, bilirkişi raporunda dava konusu plan ile parsele getirilen fonksiyonun, yoğunluk, ulaşım, çevresel etkiler, yapılaşma, vs unsurlar yönünden herhangi bir olumsuz etkisinin olmadığı belirtilmişse de, dava dosyasında bulunan plan paftasının incelenmesinden, güney-kuzey yönünde öngörülen 10 metrelik imar yolunun taşınmazın güneyinde bulunan iki adadan geçirilirken aynı istikametten geçirilmesine rağmen kuzeye doğru, yani davacının parselinin bulunduğu adadan geçirilirken istikametinin tamamen değiştirilerek geçirildiği bu şekilde hem yapı ada formunun hem de yol istikametinin bozulduğu açık bir şekilde anlaşılmıştır. Bu itibarla, uygulama imar planının iptaline karar verilmesi gerekirken, davanın reddi yolundaki mahkeme kararının bu kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
T.C. Danıştay 6. Daire E. 2016/1081 K. 2020/4500
Dava konusu nazım imar planının imar hakkı transferine dair plan notlarına ilişkin kısmı yönünden; İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. Temyizen incelenen kararın bu kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. Dava konusu uygulama imar planının davacılara ait taşınmaza ilişkin kısmı yönünden; Dosyanın incelenmesinden; dava konusu 1/5.000 ölçekli Ataşehir İlçesi Yenisahra ve Yakın Çevresi Revizyon Nazım İmar Planının İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile kabul edildiği, dava konusu 1/1.000 ölçekli 1. Etap Uygulama İmar Planının Ataşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile uygun bulunduğu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve …. sayılı kararıyla değiştirilerek kabul edildiği, her iki planın eş güdümlü olarak 15/02/2019 tarihinde onaylandığı anlaşılmaktadır. İdare Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planının kabulüne ilişkin meclis kararında, 26/09/2016-21/04/2017 onay tarihli 1/5000 ölçekli Yenisahra Mahallesi ve Yakın Çevresi Revizyon Nazım İmar Planına uygun olarak düzenlendiği hususunun belirtildiği, söz konusu 21/04/2017 tarihli nazım imar planının mahkeme kararıyla iptaline karar verildiği, 15/02/2019 onay tarihli dava konusu 1/1000 ölçekli 1. Etap Uygulama İmar Planı ile aynı gün onaya sunularak tasdik edilen ve yürürlüğe giren nazım imar planı dikkate alınmaksızın, yürürlükten kaldırılmış olan 2017 tarihli nazım imar planı dikkate alınarak hazırlandığı anlaşılan dava konusu uygulama imar planının, imar planlarının hazırlanmasına ilişkin olarak mevzuat ile belirlenen usule uyulmaksızın kabul edildiği tespitine yer verilmiş olsa da, dava konusu planların büyükşehir ve ilçe belediyelerinin eş güdümlü çalışmaları sonucu aynı gün onaya sunularak tasdik edildiği, nazım ve uygulama imar planlarının aynı gün onaylanmasının imar mevzuatı yönünden ciddi bir aykırılık teşkil etmeyeceği, İdare Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespitlerin aksine dava konusu uygulama imar planının 2019 tarihli nazım imar planına dayanılarak kabul edildiği, dolayısıyla plan yapım yöntem ve tekniklerine aykırı olarak onaylanmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, Ataşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararları ile kabul edilen 1/1.000 ölçekli 1. Etap Uygulama İmar Planının ve imar hakkı transferine ilişkin plan notlarının diğer hususlar bakımından planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine, imar mevzuatına ve kamu yararına uygun olup olmadığının incelenmesi suretiyle dava hakkında karar verilmesi gerekeceğinden temyize konu Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bu kısmında isabet bulunmamaktadır.
T.C. Danıştay 6. Daire E. 2021/11000 K. 2022/11333