Nafaka, boşanma veya ayrılık süreçlerinde maddi olarak dezavantajlı durumda olan tarafın yaşam standardının korunması amacıyla, diğer taraf tarafından ödenen maddi destektir. Hukuki olarak, nafaka, boşanma davası sürecinde veya boşanma sonrası düzenlenen nafaka kararlarıyla belirlenir ve her iki tarafın ekonomik durumunu, yaşam standartlarını, evlilik birliği boyunca edinilen malvarlığını, çocuğun bakım ve eğitim giderlerini göz önünde bulundurarak hesaplanır. Nafaka, hem geçici (dava nafakası) hem de kalıcı (boşanma sonrası nafaka) olmak üzere farklı şekillerde düzenlenebilmektedir. Bu kavram, Türk Medeni Kanunu’nda yer alan hükümler doğrultusunda, eşler arasında adalet ve hakkaniyet ilkesine uygun şekilde belirlenmekte, mahkemeler, nafaka miktarını tarafların gelir durumları, gider kalemleri, yaşam koşulları ve çocuğun ihtiyaçları gibi somut veriler ışığında tespit etmektedir. Nafaka, boşanma sürecinde maddi ve manevi zararların telafisi açısından taraflar arasında önemli bir denge mekanizması olarak görev yapar; bu nedenle, nafaka talebi, hem dava dosyasının titizlikle hazırlanması hem de sunulacak ekonomik belgelerin eksiksiz olması açısından büyük önem taşır. Avukatlar, müvekkillerinin nafaka taleplerini oluştururken, tüm finansal verileri, gelir beyanlarını, banka hesap özetlerini, gider ve yaşam standartlarını detaylı bir şekilde belgeleyerek, mahkemenin adil bir karar vermesini sağlamaya yönelik çalışmalar yürütür.
Nafaka, boşanma sürecinde ve boşanma sonrasında çeşitli kategoriler altında düzenlenebilir. Genel olarak, nafaka çeşitleri arasında en çok öne çıkanlar; geçici nafaka, kalıcı nafaka, çocuk nafakası ve eş nafakası olarak sıralanır.
Her bir nafaka türü, somut delillerle ve finansal verilerle desteklenir; mahkeme, nafaka miktarlarını belirlerken, tarafların yaşam standartlarını, giderlerini ve ekonomik durumlarını titizlikle değerlendirir. Avukatlar, müvekkillerinin hangi nafaka türüne başvuracaklarını belirlerken, tüm ekonomik verileri göz önünde bulundurarak, hak kaybını önleyici stratejiler geliştirir.
Nafaka talebi, boşanma davası açılırken veya boşanma sonrasında, maddi olarak dezavantajlı durumda olan tarafın mahkemeye sunduğu resmi bir taleptir. Talep süreci, detaylı bir dilekçe hazırlanması, ilgili delillerin toplanması, finansal verilerin düzenlenmesi ve tarafların gelir durumlarının doğru şekilde beyan edilmesiyle başlar.
Talep dilekçesinde, nafaka miktarının tespitine ilişkin yasal dayanaklar, ilgili mevzuat hükümleri, yargıtay içtihatları ve tarafların maddi durumlarını ortaya koyan belgeler yer alır. Taraf, nafaka talebini sunarken; gelir beyanları, banka hesap özetleri, kira faturaları, iş gücü kaybına ilişkin belgeler, gider raporları ve diğer ekonomik verilerle desteklenmiş kapsamlı bir dosya sunmalıdır. Avukatlar, bu süreçte müvekkillerinin haklarının en iyi şekilde korunması için, nafaka talebinin hem maddi hem de manevi boyutunu detaylandırır; gerekirse, uzman görüşlerine başvurarak, nafaka miktarının adil bir şekilde belirlenmesini sağlar. Ayrıca, nafaka talebi, geçici veya kalıcı olarak düzenlenebilir; davanın süresine, tarafların ekonomik değişikliklerine ve çocuğun ihtiyaçlarına göre, nafaka miktarı zaman içinde yeniden değerlendirilebilir.
Nafaka artırımı davasını açma yetkisi, boşanma davası sonucunda verilen nafaka kararının uygulanması sırasında, ekonomik durumlarda meydana gelen önemli değişikliklere bağlı olarak mağdur olan taraflara aittir. Genellikle, nafaka ödeyen tarafın gelirinde artış, nafaka alan tarafın giderlerinde ciddi bir artış ya da yaşam standartlarında meydana gelen önemli değişiklikler söz konusu olduğunda, nafaka artırımı davası açılabilir. Davacı taraf; nafaka kararının alındığı tarihten itibaren, ekonomik durumundaki değişiklikleri belgeleyerek, nafaka miktarının yeniden tespit edilmesi için mahkemeye başvurur. Bu dava, nafaka alan tarafın yaşam standardının korunması ve nafaka miktarının adil bir şekilde güncellenmesi amacıyla açılır. Avukatlar, müvekkillerinin nafaka artırımı davasını açarken, gelir artışını, giderlerdeki değişiklikleri, ekonomik krizleri veya diğer finansal gelişmeleri detaylı raporlarla ortaya koyar; böylece mahkeme, nafaka miktarının yeniden değerlendirilmesinde hakkaniyet ilkesine uygun bir karar verir.
Nafaka artırılma davası, mevcut nafaka miktarının, tarafların ekonomik durumlarındaki değişiklikler nedeniyle yetersiz kaldığı iddiasıyla, mahkemeye sunulan resmi bir talep dosyasıdır. Dava açılmadan önce, müvekkilin ekonomik durumundaki artışlar, giderlerde meydana gelen yükselişler, enflasyon oranları, yaşam koşullarındaki değişiklikler gibi unsurlar detaylı olarak incelenir. Dava dilekçesinde, mevcut nafaka miktarının neden artık yeterli olmadığı, tarafların güncel gelir ve gider durumları, ekonomik krizler, sağlık giderleri, eğitim masrafları gibi somut verilerle desteklenir. Avukatlar, nafaka artırılma davası açarken, tüm finansal belgeleri, uzman raporlarını, tanık ifadelerini ve diğer destekleyici delilleri dosyaya ekler. Ayrıca, nafaka artırılma davasının açılabilmesi için, mevcut nafaka kararının kesinleşmiş olması, dava açma süresinin geçmemiş olması ve tarafların yasal prosedürlere tam olarak uyulması gerekir. Mahkeme, sunulan delilleri titizlikle değerlendirerek, nafaka miktarının adil ve hakkaniyetli bir şekilde güncellenmesine karar verir.
Boşanma davası kesinleştikten sonra, nafaka miktarının tarafların ekonomik durumlarındaki değişiklikler nedeniyle artırılması talebi ortaya çıkabilir. Bu durum, özellikle nafaka ödeyen tarafın gelirinde beklenmeyen artışlar veya nafaka alan tarafın yaşam koşullarında meydana gelen ciddi bozulmaların olduğu durumlarda gündeme gelir. Boşanma davası devam ederken nafaka artırılması, mevcut nafaka kararının uygulanmaya başlanmasından sonra, tarafların mali durumlarındaki değişikliklere bağlı olarak, mahkemeye yeni deliller sunularak açılır. Bu süreçte, nafaka alan taraf, gelir kaybı, artan giderler, çocuğun bakım ve eğitim masrafları gibi unsurları belgeleyerek, nafaka miktarının yeniden tespitini talep eder. Avukatlar, müvekkillerinin nafaka artırılması için gerekli delilleri titizlikle toplar, finansal raporları ve ekonomik analizleri mahkemeye sunarak, nafaka miktarının adil bir şekilde güncellenmesini sağlar. Bu davanın açılması, taraflar arasında maddi denge sağlanması açısından hayati öneme sahiptir.
Nafaka artırım davası açılabilmesi için belirli şartların sağlanması gerekmektedir. Öncelikle, mevcut nafaka kararının kesinleşmiş olması şartı aranır. Ayrıca, nafaka alan tarafın ekonomik durumunda önemli bir bozulma, nafaka ödeyen tarafın gelirinde ise ciddi bir artışın olması gerekmektedir. Davacı tarafın, nafaka miktarının yetersiz kaldığını iddia edebilmesi için, somut delillerle, finansal verilerle, gelir ve gider tablolarıyla desteklenmiş bir dosya hazırlaması zorunludur. Dava açılmadan önce, nafaka artırım talebinin hangi maddi ve manevi unsurların değiştiğine dayandığı, artan giderler, enflasyon oranları, sağlık ve eğitim masraflarının detaylı olarak incelenmesi gerekir. Avukatlar, dava dosyasını hazırlarken, mevcut nafaka miktarının neden artık yeterli olmadığını, tarafların ekonomik durumlarını ayrıntılı finansal raporlarla ortaya koyarak, mahkemenin adaletli bir karar vermesine zemin hazırlar.
Nafaka artırım davalarının görüleceği yetkili mahkeme, mevcut boşanma davasının açıldığı yer, tarafların ikametgah adresleri ve ilgili yasal düzenlemeler doğrultusunda belirlenir. Türkiye’de nafaka artırım davaları genellikle aile mahkemeleri veya asliye hukuk mahkemeleri tarafından yürütülür. Mahkemenin doğru belirlenmesi, dava dosyasının eksiksiz incelenmesi, tarafların ekonomik durumlarının titizlikle değerlendirilmesi ve yargı usullerine uygun kararların verilmesi açısından büyük önem taşır. Avukatlar, müvekkillerinin nafaka artırım davasını açmadan önce, ilgili yasal düzenlemeleri, yerel yargı uygulamalarını ve mahkemenin yetki alanını detaylı bir şekilde inceler; böylece, dava dosyasının doğru mercide görülmesi sağlanır.
Nafaka artırım davasında, tarafların güncel ekonomik durumlarının objektif ve detaylı bir şekilde araştırılması, mahkemenin adil bir karar vermesi açısından esastır. Bu araştırma sürecinde, nafaka alan ve nafaka ödeyen tarafların gelirleri, giderleri, bankalardaki hesap özetleri, kira, kredi, sağlık, eğitim gibi çeşitli mali yükümlülükleri ayrıntılı şekilde analiz edilir. Ekonomik durum araştırması, tarafların mevcut yaşam standartlarını, ekonomik kaynaklarını ve gelecekteki mali beklentilerini ortaya koyan raporlarla desteklenir. Uzman bilirkişi raporları, finansal analizler, ekonomik veriler ve tarafların gelir beyanları, mahkemenin nafaka artırımı kararını verirken temel deliller arasında yer alır. Avukatlar, müvekkillerinin ekonomik durumlarını en doğru şekilde yansıtacak belgeleri dosyaya ekler, ekonomik durum araştırmasını titizlikle yapar ve mahkemenin nafaka artırımında hakkaniyetli bir değerlendirme yapmasını sağlamaya yönelik stratejik adımlar atar.
Nafaka artırım davasında, dava masrafları ve vekalet ücreti, davanın açılmasından itibaren ortaya çıkan ve müvekkillerin ödemekle yükümlü oldukları mali yükümlülüklerdir. Dava masrafları; mahkeme harçları, bilirkişi ücretleri, evrak düzenleme giderleri ve diğer yasal masrafları kapsar. Vekalet ücreti ise, avukatın dava sürecinde müvekkiline sunduğu hizmetlerin karşılığıdır. Bu ücret, davanın karmaşıklığı, dosyanın kapsamı, taraflar arasındaki anlaşmazlıkların derinliği ve mahkemenin iş yoğunluğuna bağlı olarak belirlenir. Avukatlar, dava açılmadan önce müvekkilleriyle yapacakları detaylı görüşmeler sonucunda, dava masrafları ve vekalet ücretinin net bir şekilde hesaplanmasını sağlar. Tarafların maddi durumları, dava sürecinde oluşabilecek ek masraflar ve vekalet ücretinin ödenmesi hususundaki detaylar, dava dosyasında açıkça belirtilir; böylece, müvekkiller, davanın başlangıcında tüm mali yükümlülüklerinin farkında olarak, dava sürecine başlarlar.
Boşanma davası kesinleştikten sonra, nafaka miktarının tarafların ekonomik durumlarındaki değişikliklere bağlı olarak artırılması talebi gündeme gelebilir. Özellikle, nafaka ödeyen tarafın gelirinde beklenmedik artışlar veya nafaka alan tarafın giderlerinde ciddi artışların yaşanması durumunda, mevcut nafaka miktarı artık yeterli kalmayabilir. Bu durumda, nafaka artırılması için açılan dava, mevcut nafaka kararının uygulanmaya başlanmasından sonra, tarafların güncel ekonomik durumlarının yeniden değerlendirilmesiyle yapılır. Avukatlar, nafaka artırılması talebini oluştururken, mevcut nafaka miktarının neden yetersiz kaldığını, tarafların gelir ve giderlerindeki değişiklikleri, artan yaşam maliyetlerini ve çocuğun bakım giderlerini detaylı raporlar ve finansal belgelerle mahkemeye sunar. Mahkeme, sunulan bu deliller ışığında, nafaka miktarının adil bir şekilde güncellenmesine karar verir. Bu süreç, tarafların ekonomik dengesinin korunması ve nafaka alan tarafın yaşam standardının sürdürülebilmesi için hayati öneme sahiptir.
Anlaşmalı boşanma davası sonrasında, taraflar arasında varılan uzlaşma kapsamında belirlenen nafaka miktarının, tarafların ekonomik durumlarında meydana gelen önemli değişiklikler neticesinde yetersiz kaldığı iddiasıyla nafaka artırım davası açılması mümkündür. Anlaşmalı boşanma davalarında, tarafların varlıklı bir uzlaşmaya varmış olmaları, nafaka miktarının sabit kalmasını öngörse de, ekonomik şartlardaki ani değişiklikler, enflasyon, gelir artışı veya giderlerdeki yükseliş gibi durumlar, nafaka miktarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koyabilir. Avukatlar, müvekkillerinin anlaşmalı boşanma sonrası nafaka miktarının yetersiz kaldığını ispat edebilmesi için, finansal verileri, gelir-gider tablolarını, ekonomik analizleri ve diğer destekleyici belgeleri dosyaya ekler. Mahkeme, tarafların anlaşmalı boşanma anlaşmasında yer alan nafaka miktarının, mevcut ekonomik koşullarla uyumlu olup olmadığını değerlendirir; eğer mevcut nafaka, tarafların yaşam koşullarını karşılamıyorsa, nafaka artırım davasına olumlu karar verebilir. Bu tür davalar, müvekkillerin yaşam standartlarının korunması ve ekonomik dengenin sağlanması açısından büyük önem taşır.
Nafaka ödenmemesi durumunda, nafaka alan taraf, mahkemeye başvurarak nafaka ödemesinin ifası için icra takibi başlatabilir. Nafaka ödemelerinin düzenli yapılmaması, nafaka alan tarafın maddi ve manevi zararlarının artmasına neden olur; bu nedenle, mahkeme kararı kesinleştikten sonra, nafaka ödemelerini gerçekleştirmeyen taraf aleyhine hukuki işlemler başlatılır. Nafaka ödenmemesi halinde, nafaka alan taraf, öncelikle, ödemelerin yapılmadığına ilişkin resmi tebligat ve ihtarnameler gönderir; eğer bu ihtarnameler sonucunda ödeme yapılmazsa, icra mahkemesine başvurarak nafaka alacağının tahsili için icra takibi başlatır. Avukatlar, nafaka ödenmemesi durumunda, müvekkillerine icra takibi süreci, nafaka alacağının yasal yollarla tahsili, faiz oranları, gecikme cezaları ve diğer hukuki sonuçlar hakkında detaylı bilgi verir. Mahkeme kararının kesinleşmesinin ardından, nafaka ödemelerinin aksaması durumunda, nafaka alan tarafın maddi zararlarının tazmini için gerekli tüm hukuki adımların atılması esastır. Bu kapsamda, nafaka ödemelerinin düzenli yapılmaması durumunda, icra takibi ve yasal yaptırımların devreye alınması, müvekkillerin haklarının korunması açısından son derece önemlidir.
Dairenin 22.06.2022 tarihli bozma kararı ile; davacı baba tarafından davalı annenin banka hesaplarına birbirini takip eden aylarda belli miktar ödemeler yapıldığı, davacı tarafından davalının hesaplarına açıklamasız olarak yapılan ödemeler dışında Denizbank hesabına yapılan ve "nafaka ödemesi" açıklaması olan 4.445,00 TL olduğu, açıklamasız yapılan ödemelerin anne tarafından ortak çocuğun eğitim gördüğü kuruma aktarıldığı, babanın yaptığı bu ödemelerin ahlâki ödevin ifası niteliğinde olduğu, dolayısı ile bu ödemelerin nafakaya mahsuben ödendiği kabul edilemez ise de, nafaka borçlusu davacı babanın davalı annenin hesabına "nafaka" açıklaması ile yaptığı 4.445,00 TL tutarındaki ödeme nedeniyle bu miktarın nafaka borcundan mahsup edilmesi ve bu miktar nafaka borcundan sorumluluğunun ortadan kalkmasının gerektiği ve mahkemece "nafaka" açıklaması ile yapılan ödeme olan 4.445,00 TL yönünden davanın kısmen kabulüyle bu miktar yönünden nafaka borcu bulunmadığına, açıklamasız yapılan ödemeler ahlâki ödev niteliğinde kabul edilerek o miktara yönelik davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın tümüyle reddedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle; kararın bozulmasına karar verilmiştir.
T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2023/3433 E. 2023/5344 K.