Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi, evlilik birliği içinde ya da evlilik öncesinde taraflar arasında, bir kişinin ölümüne kadar belirli malvarlıklarına ilişkin bakım, kullanım ve yönetim haklarını düzenleyen, tarafların karşılıklı beyanlarına ve serbest iradelerine dayanan, yazılı ve resmi nitelikte bir sözleşmedir. Bu sözleşme, esasen taraflar arasında geleceğe yönelik mali ve manevi düzenlemelerin yapılması, ölen tarafın malvarlığının gerçek dağılımının belirlenmesi ve kalan tarafın, ölenin vefatı sonrasında haklarının korunması amacıyla düzenlenir. Sözleşmenin temel amacı, ölüm anında ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların önüne geçmek, miras paylaşımında adaletin sağlanması ve ölen kişinin malvarlığına ilişkin işlemlerin, tarafların gerçek iradelerini yansıtacak şekilde gerçekleşmesini temin etmektir.
Bu sözleşme, tarafların evlilik birliği boyunca edinmiş oldukları malvarlıklarını, borçlarını, gelirlerini, giderlerini ve diğer ekonomik unsurları dikkate alarak hazırlanır. Ölünceye kadar bakma sözleşmesi düzenlenirken, tarafların maddi durumları, ekonomik katkıları, evlilik süresince edinilen ortak mallar ile kişisel malvarlıkları arasındaki ayrım ve gelecekte ortaya çıkabilecek ekonomik riskler ayrıntılı olarak değerlendirilir. Sözleşme, tarafların imzası ile resmileşir ve noter onayından geçer; bu sayede, ilerleyen dönemlerde sözleşmenin uygulanmasında ortaya çıkabilecek ihtilaflarda, belge güçlü bir delil olarak mahkemeye sunulabilir.
Sözleşmenin içeriğinde, ölen kişinin malvarlığının, ölüm sonrasında nasıl dağıtılacağı, sağ kalan eşin hakları, varsa çocukların hakları, bakım alacaklısının yasal ipotek hakkı, sözleşmenin süresi, fesih şartları, tarafların yükümlülükleri ve borçların nasıl ödeneceği gibi hususlar ayrıntılı olarak düzenlenir. Sözleşmenin maddeleri, tarafların serbest iradeleriyle belirlenmiş olup, ancak yasal düzenlemelere ve kamu düzenine aykırı olmaması şartıyla geçerlilik kazanır. Hukuki olarak, ölünceye kadar bakma sözleşmesi, evlilik birliği içerisinde edinilen malların paylaşımında, miras hukukunda ve bakım alacaklısı ile bakım borçlusu ilişkilerinde belirleyici rol oynar. Davalar, taraflar arasında yapılmış olan bu sözleşmenin yorumlanması, uygulanması ve ihlali nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde sıkça gündeme gelir.
Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, aynı zamanda taraflar arasında gelecekte ortaya çıkabilecek maddi ve manevi zararların giderilmesi açısından bir güvence sağlar. Taraflar, sözleşme düzenlenirken, malvarlığının hangi unsurlarının ortak mal sayılacağı, hangilerinin kişisel mal olarak kabul edileceği hususunda ayrıntılı anlaşmalar yapar. Bu anlaşmalar, sözleşmenin uygulama aşamasında ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların önüne geçmek ve tarafların haklarını net bir şekilde tespit edebilmek için titizlikle hazırlanır. Avukatlar, sözleşmenin düzenlenmesinde, ilgili mevzuat hükümlerine, yargıtay içtihatlarına ve yerel uygulamalara uygun olarak, tarafların ekonomik katkılarını, gelirlerini, giderlerini ve malvarlığının değerini ayrıntılı hesaplar; böylece, ölen tarafın vefatı sonrası taraflar arasında ortaya çıkabilecek ekonomik uyuşmazlıkların en aza indirgenmesini sağlar.
Sonuç olarak, ölünceye kadar bakma sözleşmesi, taraflar arasında yapılmış, ölen kişinin malvarlığının ve sağ kalan eşin haklarının, evlilik birliği içerisinde edindikleri ekonomik ve manevi değerler üzerinden düzenlendiği, yazılı ve noter onaylı bir belgedir. Bu sözleşme, ölen kişinin vefatı sonrası miras paylaşımında, bakım alacaklısı ile bakım borçlusu arasındaki ilişkiyi, mal rejiminin tasfiyesini ve tarafların ekonomik güvenliğini sağlamak amacıyla, titizlikle hazırlanmalı ve eksiksiz belgelerle desteklenmelidir. Böylece, tarafların hakları korunur, gelecekte ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklar önlenir ve adil bir mal paylaşımı sağlanır.
Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin tarafları, genellikle evlilik birliği içinde ya da evlilik öncesinde, sözleşmenin düzenlenmesinde iradelerini beyan eden kişi ya da kişilerden oluşur. Bu sözleşmeye taraf olan kişiler, ölen kişinin malvarlığından doğacak haklarını, sağ kalan eşin, çocukların veya diğer mirasçıların haklarını etkileyen tüm unsurları içerir. Taraflar arasında, sözleşmenin düzenlenmesinde yer alan kişiler; evlilik birliği içerisindeki eşler, evlilik öncesinde yapılan sözleşmelerde yer alan kişiler, yasal temsilciler, vasiler veya müvekkilin gerçek ekonomik katkılarını belgeleyen diğer paydaşlar olabilir.
Sözleşme tarafları, ölen kişinin vefatı sonrası malvarlığının nasıl bölüştürüleceği, bakım alacaklısının hakları, sağ kalan eşin malvarlığı üzerindeki payı, katılma alacağı, değer artış payı gibi unsurların tespiti hususunda belirleyici rol oynar. Tarafların, sözleşmeye taraf olurken, kendi ekonomik durumları, evlilik süresince yaptıkları katkılar ve gelecekteki beklentileri göz önüne alınarak, mal paylaşımında adil bir düzenleme yapmaları beklenir. Bu nedenle, sözleşmeye taraf olan kişilerin, sözleşme düzenlenirken serbest iradeleriyle, baskı altında kalmadan, tüm haklarını ve yükümlülüklerini açıkça beyan etmeleri esastır. Sözleşme tarafları arasında, tarafların ekonomik katkıları, gelir durumları, giderler, malvarlığının niteliği, ediniliş şartları gibi hususlar ayrıntılı olarak düzenlenir ve sözleşmenin maddelerinde yer alır.
Ayrıca, sözleşmeye taraf olan kişilerin, sözleşmenin uygulanması sürecinde karşılaşılabilecek olası uyuşmazlıklar, ihlaller veya haksızlıklar nedeniyle hak kaybı yaşamamaları için, sözleşmenin içeriğinin eksiksiz, şeffaf ve hukuki dayanaklarla desteklenmiş olması gerekir. Avukatlar, bu süreçte, müvekkillerinin sözleşmeye taraf olurken haklarının korunması ve gelecekte ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların önüne geçilmesi için, sözleşme taraflarını titizlikle bilgilendirir ve sözleşmenin düzenlenmesinde gereken tüm usul ve esasları uygulayarak, eksiksiz bir dosya hazırlar.
Sözleşme taraflarının belirlenmesinde, özellikle evlilik birliği kapsamında yapılan sözleşmelerde, sağ kalan eşin, ölen eşin malvarlığına yaptığı katkı, kişisel mal varlığı ile ortak malvarlığı arasındaki ayrım ve sözleşme hükümlerine göre hakların dağılımı titizlikle incelenir. Taraflar arasında, sözleşmenin içeriğinde yer alan maddelerin yorumlanması, tarafların gerçek ekonomik katkılarının belirlenmesi ve gelecekte ortaya çıkabilecek maddi kayıpların giderilmesi amacıyla, mahkeme, sözleşmeye taraf olan kişilerin tüm beyanlarını, mali kayıtlarını, tapu kayıtlarını ve ekspertiz raporlarını titizlikle değerlendirir. Böylece, sözleşme taraflarının, ölen kişinin vefatı sonrası malvarlığının adil paylaşımında hangi haklara sahip oldukları, miras paylaşımının nasıl yapılacağı ve bakım alacaklısı ile bakım borçlusu arasındaki ilişkinin nasıl düzenleneceği net bir biçimde ortaya konur.
Sonuç olarak, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin tarafları, sözleşmenin içeriğini, düzenlenme usullerini ve uygulanacak maddi hükümleri belirleyen, evlilik birliği veya miras ilişkileri çerçevesinde hak ve yükümlülüklerini beyan eden kişilerdir. Bu tarafların haklarının korunması, sözleşme dosyasının eksiksiz hazırlanması, ilgili yasal mevzuat ve yargıtay içtihatları ışığında, taraflar arasında adil bir mal paylaşımının sağlanması açısından son derece önemlidir.
Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin düzenlenmesi, tarafların serbest iradeleriyle, hiçbir baskı altında kalmadan, maddi ve manevi çıkarlarını koruyacak şekilde, resmi usuller çerçevesinde yapılmalıdır. Bu sözleşmenin hazırlanması süreci, ilgili taraflar arasında kapsamlı müzakereler, yazılı beyanlar ve noter onaylı işlemlerle yürütülür. Sözleşmenin hazırlanmasında, öncelikle tarafların kimlik bilgileri, ekonomik durumları, evlilik süresince edinilen malvarlıkları, ortak malların ve kişisel malların ayrımı, borçların durumu gibi tüm unsurlar ayrıntılı olarak belirlenir.
Taraflar, sözleşmede, ölen kişinin vefatı sonrası bakım alacaklısı ile bakım borçlusunun haklarının nasıl korunacağı, malvarlığının hangi oranda paylaşılacağı, katılma alacağı ve değer artış payı gibi konuları açıkça belirler. Ayrıca, sözleşmenin süresi, fesih şartları, tarafların yükümlülükleri, olası ihtilafların çözümü, arabuluculuk yöntemleri ve yasal dayanaklar da ayrıntılı olarak düzenlenir. Sözleşme, noter huzurunda imzalanır ve resmiyet kazanır; bu sayede, ilerleyen dönemlerde taraflar arasında çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümünde, sözleşme güçlü bir delil olarak kullanılabilir.
Sözleşme hazırlanırken, tarafların, ölen kişinin malvarlığına ilişkin haklarının, bakım alacaklısı ile bakım borçlusunun yükümlülüklerinin ve tarafların ekonomik katkılarının doğru şekilde tespit edilmesi esastır. Avukatlar, sözleşmenin her maddesini, ilgili mevzuat, Türk Medeni Kanunu, miras hukuku, mal rejimi hükümleri ve yargıtay içtihatlarına uygun biçimde düzenler. Taraflar arasındaki anlaşmazlıkların önüne geçmek ve gelecekte oluşabilecek maddi kayıpları en aza indirgemek için, sözleşmede yer alacak hükümler ayrıntılı bir şekilde tartışılır; örneğin, evlilik süresince edinilen malların paylaşımında, hangi unsurların ortak mal, hangilerinin kişisel mal olarak kabul edileceği, borçların nasıl ödeneceği ve ölen eşin malvarlığının hangi oranlarda dağıtılacağı hususları netleştirilir.
Sözleşmenin düzenlenmesinde, özellikle tarafların özgür iradeleriyle hareket ettiği, hiçbir baskı altında kalınmadığı, tüm ekonomik verilerin doğru şekilde beyan edildiği ve sözleşme maddelerinin açık ve anlaşılır biçimde ifade edildiği önemle vurgulanır. Bu süreçte, taraflar arasında yapılan yazılı beyanlar, maddi katkılar, tarafların gelir gider tabloları, tapu kayıtları, banka hesap özetleri ve ekspertiz raporları da sözleşme dosyasına eklenir. Avukatlar, sözleşme hazırlama aşamasında, müvekkillerinin haklarının korunması, taraflar arasında adil bir paylaşımın sağlanması ve sözleşmenin yasal dayanaklara uygunluğunun tespiti için gerekli tüm stratejik adımları atar.
Sonuç olarak, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin düzenlenmesi, tarafların ekonomik ve manevi haklarının gelecekte korunması için hayati öneme sahiptir. Sözleşme, noter onaylı, yazılı ve resmi bir belge olarak, ölen kişinin malvarlığının ve sağ kalan eşin haklarının adil bir şekilde belirlenmesini sağlar. Taraflar, sözleşme sayesinde, ölüm sonrası mal paylaşımında ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkları en aza indirir, hak kaybını önler ve gelecekteki ekonomik belirsizliklerin çözümünde güçlü bir hukuki dayanak oluşturur.
Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, sözleşmenin düzenlenmesinde belirli yasal şartların eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekmektedir. Öncelikle, sözleşmenin taraflarının serbest iradeleriyle, baskı altında kalmadan ve tam bilgi sahibi olarak imzalamış olmaları zorunludur. Taraflar, sözleşme imzalanmadan önce, sözleşmenin tüm maddelerini ayrıntılı olarak okuyup anlamalı, maddi ve manevi haklarını koruyacak unsurların tümünü değerlendirmelidir. Geçerlilik için, sözleşme noter huzurunda düzenlenmeli ve resmi bir belge olarak tescil edilmelidir. Sözleşmede yer alması gereken tüm maddelerin, ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak düzenlenmiş olması, sözleşmenin geçerliliğini sağlayan temel unsurlardandır.
Ayrıca, sözleşmenin maddi içeriğinin, tarafların ekonomik durumları, malvarlıkları, borçları, gelir gider tabloları ve benzeri unsurlarla desteklenmesi gerekmektedir. Tarafların evlilik süresince edinilmiş malvarlıklarının, kişisel ve ortak malların ayrımı, bakım alacaklısı ile bakım borçlusunun hakları gibi hususlar, sözleşmede açıkça belirtilmeli ve belge delilleriyle desteklenmelidir. Hukuki olarak, sözleşmenin geçerliliği için, tarafların hukuki ehliyeti, yani sözleşme yapma kapasitesine sahip olmaları da şarttır. Özellikle, reşit olmayan, zihinsel engelli veya hukuki işlemleri yapma kapasitesinden yoksun olan kişilerin sözleşmeye taraf olabilmesi söz konusu değildir.
Sözleşmenin geçerlilik şartları arasında, sözleşme içeriğinin kamu düzenine, genel ahlaka ve yasal düzenlemelere aykırı olmaması gerekmektedir. Tarafların, sözleşmenin tüm maddelerinin, yasal düzenlemelerle uyumlu olması ve taraflar arasında gelecekte ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkları en aza indirecek şekilde düzenlenmiş olması şarttır. Sözleşme, taraflar arasında yapılmış tüm anlaşmaların, yazılı olarak ve noter onaylı şekilde düzenlenmesiyle, mahkemece de geçerli kabul edilir. Bu kapsamda, sözleşmenin geçerlilik şartları; serbest irade, hukuki ehliyet, noter onayı, yasal dayanakların tam olarak gösterilmesi, maddi verilerin eksiksiz sunulması ve sözleşmenin kamu düzenine uygunluğu gibi unsurları içerir.
Avukatlar, müvekkillerine sözleşmenin geçerlilik şartları hakkında ayrıntılı bilgi vererek, sözleşme hazırlama aşamasında tüm usul ve esasların eksiksiz yerine getirilmesini sağlar. Sözleşme dosyasının, ilgili mevzuata uygun olarak hazırlanması, mahkemece delil olarak kabul edilmesi ve tarafların haklarının korunması açısından büyük titizlikle düzenlenmesi gerekir. Bu sayede, ölünceye kadar bakma sözleşmesi, ölen kişinin malvarlığının paylaşımında ve sağ kalan eşin haklarının korunmasında güçlü bir hukuki belge olarak kullanılabilir.
Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin düzenlenmesi sırasında, taraflar tarafından dikkat edilmesi gereken çok sayıda husus bulunmaktadır. Bu hususlar, sözleşmenin geçerliliğini, uygulanabilirliğini ve tarafların haklarının korunmasını doğrudan etkiler. İlk olarak, tarafların sözleşmeyi tamamen özgür iradeleriyle ve hiçbir baskı altında kalmadan imzalamış olmaları esastır. Tarafların, sözleşmenin tüm maddelerini detaylı olarak incelemesi, içerdiği ekonomik ve manevi yükümlülükleri anlaması ve gelecekte ortaya çıkabilecek ihtilafları önceden değerlendirmesi gerekmektedir.
Sözleşme hazırlanırken, malvarlığının tespiti, tarafların evlilik süresince yaptığı maddi katkılar, borçların durumu, gelir ve gider tabloları gibi unsurlar eksiksiz olarak belgelenmelidir. Her bir malın, kişisel mi yoksa ortak mal olarak mı değerlendirileceği, bakım alacaklısı ile bakım borçlusunun hakları, katılma alacağı ve değer artış payı gibi unsurlar, sözleşmenin maddelerinde açıkça ifade edilmelidir. Taraflar arasında yapılmış varsa evlilik sözleşmeleri veya mal rejimi anlaşmaları da göz önünde bulundurulmalı ve sözleşme, ilgili tüm yasal düzenlemelerle uyumlu olmalıdır.
Noter onayı, sözleşmenin resmi geçerliliği için vazgeçilmezdir. Sözleşme, noter huzurunda imzalanmalı, düzenlenmeli ve resmi olarak tescil edilmelidir. Ayrıca, sözleşme sırasında taraflar arasında yapılan beyanların, yazılı belgelerle desteklenmesi ve delillerin eksiksiz sunulması büyük önem taşır. Tarafların, sözleşmenin ilerleyen dönemlerde yorumlanması sırasında, serbest iradelerini ve ekonomik katkılarını kanıtlayacak tüm delilleri hazırlamaları gerekmektedir.
Sözleşmenin, düzenlenmesi sırasında ayrıca, tarafların gelecekte ortaya çıkabilecek ihtilaflar için arabuluculuk ve uzlaşma yöntemlerini de içermesi önerilir. Taraflar, sözleşmede, anlaşmazlık durumunda uygulanacak çözüm yöntemlerini, mahkemenin yetki alanını ve dava sürecinde izlenecek usul adımlarını da belirlemelidir. Bu hususlar, sözleşmenin düzenlenmesi sırasında ortaya çıkabilecek belirsizliklerin giderilmesi ve tarafların haklarının korunması açısından önemlidir.
Avukatlar, sözleşme düzenlenirken, tarafların ekonomik, sosyal ve manevi durumlarını dikkate alarak, sözleşme maddelerinin ayrıntılı, açık ve anlaşılır bir biçimde yazılmasını sağlar. Sözleşmenin, taraflar arasında gelecekte doğabilecek ihtilafları önceden engelleyecek maddeler içermesi, tarafların hak kaybı yaşamaması için kritik öneme sahiptir. Bu kapsamda, sözleşme dosyasında yer alan tüm belgeler, deliller, tapu kayıtları, finansal analizler, ekspertiz raporları ve tanık ifadeleri titizlikle hazırlanır ve mahkemeye sunulacak şekilde düzenlenir.
Sonuç olarak, sözleşme düzenlenirken dikkat edilmesi gereken hususlar, tarafların serbest iradeleri, belgelerin eksiksiz sunulması, noter onayı, ilgili mevzuata uygunluk ve gelecekteki ihtilafların önceden belirlenmesi gibi çok sayıda unsuru içerir. Avukatlar, bu hususları titizlikle ele alarak, müvekkillerinin haklarının korunmasını ve sözleşmenin geçerli, uygulanabilir ve adil bir belge olarak mahkemece kabul edilmesini sağlar.
Ölünceye kadar bakma sözleşmelerinde, taşınmaz mülkiyetinin geçişi konusu, sözleşmenin en kritik maddelerinden biridir. Bu husus, ölen kişinin vefatı sonrasında, taşınmazın mülkiyetinin nasıl devredileceği, hangi oranlarda paylaşılacağı ve taraflar arasında adil bir mal paylaşımının sağlanıp sağlanmayacağına ilişkin ayrıntılı düzenlemeleri kapsar. Taşınmaz mülkiyeti, evlilik süresince edinilen malların en önemli unsurlarından biri olup, miras paylaşımında sağ kalan eşin haklarının korunması ve diğer mirasçıların adil pay alması açısından belirleyici rol oynar.
Sözleşmede, taşınmaz mülkiyetinin geçişi, ölen kişinin malvarlığının tespit edilmesi, sağ kalan eşin ekonomik katkılarının belirlenmesi, tapu kayıtlarının incelenmesi, ekspertiz raporları ve ilgili diğer mali belgelerle desteklenir. Mahkeme, sözleşmeye taraf olanların, taşınmazın gerçek değerini, tarafların malvarlığındaki paylarını ve borçların dağılımını titizlikle değerlendirir. Bu değerlendirme sonucunda, taşınmaz mülkiyetinin, ölen kişinin vefatı sonrası hangi oranda sağ kalan eşe, hangi oranda diğer mirasçılara geçeceği kararlaştırılır.
Avukatlar, taşınmaz mülkiyetinin geçişine ilişkin sözleşme maddelerini hazırlarken, ilgili tapu kayıtlarını, imar planlarını, mülkiyet belgelerini ve mali analizleri titizlikle inceler. Taraflar arasında yapılmış olan evlilik sözleşmeleri, mal rejimi anlaşmaları ve diğer ilgili belgeler, taşınmaz mülkiyetinin geçişinde esas alınacak unsurlardır. Bu belgelerin eksiksiz sunulması, mahkemenin taşınmazın gerçek değerini ve tarafların ekonomik katkılarını doğru tespit etmesini sağlar. Taşınmaz mülkiyetinin geçişinde, sağ kalan eşin, ölen eşin malvarlığına yaptığı katkılar, evin ve arsanın değer artışı, bakım giderleri ve diğer ekonomik unsurlar da göz önünde bulundurulur. Böylece, mahkeme, miras paylaşımında adil bir dağılımın sağlanmasına yönelik kararını verirken, taşınmaz mülkiyetinin geçişinin en doğru şekilde tespit edilmesini temin eder.
Sonuç olarak, ölünceye kadar bakma sözleşmelerinde taşınmaz mülkiyetinin geçişi, taraflar arasında yapılan kapsamlı maddi değerlendirmeler, yasal belgeler ve ekspertiz raporları ışığında, miras paylaşımının adil ve hakkaniyetli bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlayan temel unsurlardan biridir. Bu süreç, mülkiyetin devriyle ilgili tüm belgelerin eksiksiz sunulması ve mahkemenin ilgili usul kurallarına uygun karar vermesi ile gerçekleşir.
Bakım alacaklısının yasal ipotek hakkı, ölünceye kadar bakma sözleşmeleri kapsamında, bakım borçlusunun, bakım alacaklısına karşı olan mali yükümlülüklerini teminat altına almak amacıyla kullanılan bir hukuki araçtır. Bu hak, bakım alacaklısının, ölen kişinin malvarlığından veya sağ kalan eşin malvarlığından, bakım alacağına ilişkin ödemelerin yapılmaması durumunda, öncelikli olarak tahsilat yapabilmesini sağlar. Yasal ipotek, taşınmazların üzerine konulan ve ilgili borçların ödenmemesi halinde, ipotekli malın satış yoluyla tahsil edilmesi hususunda düzenlenmiş resmi bir teminat mekanizmasıdır.
Bakım alacaklısının yasal ipotek hakkının uygulanabilmesi için, bakım sözleşmesi veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi düzenlenirken, bakım alacağının miktarı, ödeme planı ve ilgili tarafların beyanları eksiksiz olarak kaydedilmelidir. Davada, bakım alacaklısı, bakım borçlusunun, ölen kişinin malvarlığından veya sağ kalan eşin malvarlığından, bakım alacağını tahsil edememesi durumunda, yasal ipotek hakkını kullanarak, öncelikli olarak alacağının tahsiline yönelik işlemleri başlatır. Avukatlar, bu konuda, ilgili tapu kayıtları, ipotek belgeleri, bakım sözleşmesi maddeleri, ödeme planları ve taraflar arasındaki mali beyanları titizlikle inceleyerek, mahkemenin ipotek hakkının uygulanmasına ilişkin karar vermesine yardımcı olacak delilleri dosyaya ekler. Böylece, bakım alacaklısının yasal ipotek hakkı, bakım alacağının korunması ve tahsili konusunda, tarafların haklarının en iyi şekilde savunulmasını sağlar.
Ölünceye kadar bakma sözleşmelerinde muvazaa iddiası, sözleşmenin, tarafların gerçek iradesini yansıtmayan, saklı anlaşmaya dayalı veya haksızlık içerdiği iddialarıyla ortaya çıkar. Muvazaa, tarafların söz konusu sözleşmeyi düzenlerken gerçek ekonomik ve manevi durumlarını gizleyerek, haksız avantaj sağlamak veya miras paylaşımında adaletsizlik yaratmak amacıyla düzenlediği işlemleri ifade eder. Davacı, muvazaa iddiasını ispat etmek için, sözleşme hazırlanırken yapılan görüşmelerin, taraf beyanlarının, taraflar arasındaki yazılı ve sözlü anlaşmaların, resmi belgelerin ve tanık ifadelerinin titizlikle toplanmasını sağlar. Özellikle, sözleşmenin hazırlanma aşamasında, tarafların baskı altında kalmadığı, özgür iradeleriyle hareket ettikleri, ancak belirli maddelerde usul ve esas hatalarının bulunduğu durumlarda, muvazaa iddiası öne çıkar. Mahkeme, muvazaa iddiasının ispatında, sözleşme metni, taraflar arasındaki gerçek ekonomik ilişkiler, deliller ve uzman raporlarını dikkate alarak, sözleşmenin haksızlık içerip içermediğini titizlikle değerlendirir. Avukatlar, muvazaa iddialarının, tarafların ekonomik katkılarının, malvarlığının paylaşımında ortaya çıkan uyuşmazlıkların ve sözleşmenin gerçek amacının saklanmasına ilişkin hususların ayrıntılı olarak mahkeme dosyasına eklenmesini sağlar. Böylece, muvazaa iddiası, sözleşmenin geçersiz sayılması veya düzenlenmesinde usul hatası bulunması yönünde mahkemece desteklenebilir.
Mal kaçırma, sözleşme düzenlenirken taraflardan birinin, ölen kişinin malvarlığından haksız yer edinme amacı güttüğünü ortaya koyan eylemleri ifade eder. Ölünceye kadar bakma sözleşmelerinde mal kaçırma iradesi iddiası, taraflardan birinin, sözleşmeyi düzenlerken gerçekte, ölen kişinin miras haklarını azaltmak, saklamak veya gizlemek amacıyla hileli işlemlere başvurduğu durumları kapsar. Bu tür iddiaların ispatı, sözleşme metninin ayrıntılı incelenmesi, tarafların serbest iradelerini yansıtan yazılı belgeler, deliller, tanık ifadeleri ve uzman raporlarıyla gerçekleştirilir. Davacı, mal kaçırma iradesinin varlığını, sözleşmenin maddelerinde yer alan haksız ve usulsüz hükümleri, taraflar arasındaki gerçek ekonomik katkıların gizlendiğini ve mirasın adil paylaşımının engellendiğini ispat ederek, sözleşmenin iptali veya düzeltilmesi talebinde bulunur. Avukatlar, bu tür iddiaların sunulmasında, ilgili yargıtay içtihatları, mevzuat hükümleri ve tarafların beyanları doğrultusunda, kapsamlı savunmalar hazırlayarak, müvekkillerinin haklarının korunmasına yönelik stratejik adımlar atar.
Tenkis talepleri, taraflar arasında yapılmış olan sözleşmenin belirli maddelerinin değiştirilmesi veya düzeltilmesi için açılan davalardır. Ölünceye kadar bakma sözleşmeleri kapsamında, taraflardan birinin, sözleşmenin haksız, eksik veya usul hatası içerdiğini iddia etmesi durumunda, tenkis talepleri gündeme gelir. Bu talepler, sözleşmenin belirli maddelerinin, tarafların gerçek ekonomik katkılarını yansıtmadığı, adaletsizlik yarattığı veya hukuki dayanaklara aykırı olduğu iddialarına dayanır. Davacı, tenkis taleplerini desteklemek için, sözleşme metninin ayrıntılı bir analizini, ilgili maddelerin, taraflar arasındaki anlaşmanın gerçek durumunu ortaya koyan belgeleri, finansal verileri ve ekspertiz raporlarını mahkeme dosyasına ekler. Mahkeme, tenkis taleplerini değerlendirirken, tarafların sözleşmeyi düzenlerken ne şekilde hareket ettiklerini, serbest iradelerinin korunup korunmadığını ve sözleşmenin, ilgili mevzuata uygun olup olmadığını titizlikle inceler. Avukatlar, müvekkillerinin tenkis taleplerinin kabulü için, eksik kalan veya haksızlık içeren maddeleri düzeltilmesi yönünde güçlü savunmalar geliştirir.
Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin sona ermesi, sözleşmede öngörülen sürenin dolması, tarafların belirlediği fesih şartlarının gerçekleşmesi veya yasal nedenlerle sözleşmenin geçerliliğini yitirmesi ile meydana gelir. Sözleşmenin sona ermesi, taraflar arasında yapılmış olan ekonomik ve manevi düzenlemelerin nihai halini belirler ve miras paylaşımında, malvarlığının dağıtımında yeni bir dönemin başlamasına yol açar. Taraflar, sözleşmenin sona erme koşullarını önceden belirleyerek, fesih şartlarını, erken fesih durumlarını ve fesih sonrası yapılacak mal paylaşımını ayrıntılı olarak düzenler. Mahkeme, sözleşmenin sona erme tarihine ulaşıldığında veya fesih şartlarının gerçekleştiği tespit edildiğinde, sözleşmenin yasal olarak sona erdiğini beyan eder ve taraflar arasındaki hakların yeniden tescil edilmesi için gerekli adımları atar. Avukatlar, müvekkillerine sözleşmenin sona ermesi sürecinde, fesih şartlarının, tarafların beyanlarının ve yasal delillerin eksiksiz sunulması gerektiğini anlatır; böylece, sözleşmenin sona ermesinin ardından ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların önüne geçilir.
Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin geçerlilik süresi, sözleşmede taraflar arasında belirlenen özel süre, yasal düzenlemeler ve ilgili mevzuata bağlı olarak değişiklik gösterir. Taraflar, sözleşmenin düzenlenmesi sırasında, belirli bir süre için geçerli olacağına dair maddeleri açıkça yazmalı ve fesih şartlarını detaylandırmalıdır. Genellikle, bu tür sözleşmeler, ölen kişinin vefatı sonrasında uygulanmak üzere belirli bir süre geçerli olacak şekilde düzenlenir. Ancak, sözleşmenin geçerliliği, tarafların ekonomik durumlarının, sözleşme hükümlerinin uygulanma şeklini ve fesih şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini etkileyen unsurlara bağlıdır. Avukatlar, müvekkillerine sözleşmenin kaç yıl geçerli olacağı hususunda, yasal düzenlemeleri, Danıştay kararlarını ve yerel yargı içtihatlarını referans alarak ayrıntılı bilgi verir. Bu bilgi, tarafların, sözleşme süresi boyunca hak kaybı yaşamamaları ve sözleşme hükümlerine uygun hareket etmeleri açısından kritik öneme sahiptir. Sözleşmenin geçerlilik süresi, sözleşme imzalandığı andan itibaren işlemeye başlar ve tarafların, ölen kişinin vefatı sonrası malvarlığının paylaşımında, bakım alacaklısı ile bakım borçlusunun haklarının belirlenmesi için temel bir zaman dilimi olarak kabul edilir.
Bakım borçlusunun, bakım alacaklısından önce ölmesi, ölünceye kadar bakma sözleşmelerinde önemli bir konudur. Bu durumda, bakım borçlusunun ölümü, bakım alacaklısının, ölen kişinin malvarlığından veya sağ kalan eşin malvarlığından alacağına ilişkin taleplerin yeniden değerlendirilmesi gerekliliğini doğurur. Bakım borçlusunun ölmesi durumunda, mahkeme, bakım alacaklısının haklarını ve alacağının miktarını, bakım borçlusunun ölümüyle birlikte, sözleşme hükümleri ve ilgili yasal düzenlemeler doğrultusunda yeniden tespit eder. Avukatlar, bu tür durumlarda, bakım borçlusunun ölümüyle birlikte, bakım alacaklısının alacaklarını korumak amacıyla, ilgili belgeleri, finansal raporları ve tanık ifadelerini titizlikle inceler; ayrıca, bakım alacaklısının haklarının korunması için gerekli tüm hukuki adımları atar. Bu durumda, bakım alacaklısının sahip olduğu haklar, miras paylaşımı, nafaka ve diğer mali düzenlemelerle birlikte yeniden değerlendirilir.
Bakım alacaklısının sahip olduğu tek malvarlığının devri konusu, ölünceye kadar bakma sözleşmelerinde önemli tartışmalara yol açan bir husustur. Tek malvarlığına sahip olan bakım alacaklısının, bakım borçlusunun ölümü veya sözleşme hükümlerinin ihlali durumunda, malvarlığının devri yoluyla haklarının korunması gerekmektedir. Bu durumda, mahkeme, bakım alacaklısının sahip olduğu tek malvarlığının, sözleşme hükümlerine, yasal düzenlemelere ve tarafların beyanlarına göre hangi koşullarda devredileceğini titizlikle değerlendirir. Avukatlar, müvekkillerinin, tek malvarlığına sahip olmaları durumunda, bakım alacaklısının haklarının korunması, devrin nasıl yapılacağı, devir işlemlerinde hangi belgelerin, tapu kayıtlarının ve ekspertiz raporlarının sunulması gerektiği hususunda kapsamlı savunmalar hazırlar. Bu devir işlemi, bakım alacaklısının, bakım borçlusundan alacağı ödemelerin teminatı olarak değerlendirildiği için, devrin usul ve esas kurallarına uygun şekilde yapılması, tarafların haklarının korunması açısından büyük önem taşır.
Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, tarafların ölüm anı sonrası malvarlıklarının, bakım alacaklısı ile bakım borçlusu arasındaki hakların, ekonomik katkıların ve geleceğe yönelik düzenlemelerin ayrıntılı olarak belirlendiği, noter onaylı ve resmi bir sözleşmedir. Sözleşme, tarafların serbest iradeleriyle, hiçbir baskı altında kalmadan düzenlenmeli, ilgili tüm belgeler, mali raporlar, ekspertiz raporları ve tanık beyanlarıyla desteklenmelidir. Sözleşmenin geçerlilik şartları, tarafların hukuki ehliyetleri, yasal usul kurallarına uygunluğu, noter onayı ve ilgili mevzuata uygunluk gibi hususları içerir. Tarafların sözleşmeye taraf olurken, ölen kişinin malvarlığının paylaşımında, bakım alacaklısı ile bakım borçlusunun haklarının, mirasın adil paylaşımının sağlanması ve gelecekte doğabilecek uyuşmazlıkların önüne geçilmesi hedeflenir.
Ayrıca, bakım borçlusunun veya bakım alacaklısının ölümü, tek malvarlığının devri, katılma alacağı, değer artış payı ve diğer miras unsurları gibi konular, sözleşmenin uygulanması sürecinde ayrıntılı olarak tartışılır. Mahkeme, ilgili tüm somut deliller, ekspertiz raporları, finansal analizler ve tanık beyanları ışığında, tarafların haklarını adil bir şekilde tespit eder ve miras paylaşımını, bakım alacaklarının korunmasını sağlar.
Sonuç olarak, ölünceye kadar bakma sözleşmesi, taraflar arasında yapılmış olan tüm anlaşmaların, ekonomik katkıların, malvarlığının tespiti ve dağıtımının en doğru şekilde gerçekleştirilmesi için son derece kritik bir belge olup, avukatlar tarafından titizlikle hazırlanır ve eksiksiz delillerle desteklenir. Bu sözleşme, tarafların haklarının korunması, miras paylaşımının adil bir biçimde yapılması ve bakım alacaklısı ile bakım borçlusunun gelecekte yaşaması muhtemel ekonomik belirsizliklerin giderilmesi açısından vazgeçilmez bir hukuki araçtır. Taraflar, sözleşme kapsamında, yasal haklarını tam olarak korumak, gelecekte çıkabilecek uyuşmazlıkları önlemek ve adaletin sağlanmasını temin etmek için, tüm usul ve esaslara uygun olarak hareket etmelidir.