Kasten yaralama suçu, failin (sanığın) haksız ve hukuka aykırı bir fiil ile mağdura fiziksel zarar vermesi hâli olarak tanımlanır. Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 86. maddesinde düzenlenmiştir. Bu suç tipi; mağdurun vücut dokusunun, organlarının, sağlık durumunun zarar görmesi veya geçici/sürekli iş göremezlik haliyle sonuçlanan vücut bütünlüğüne yönelik saldırıyı kapsar. Kasten yaralama, mağdurun biyolojik bütünlüğünü koruma ve kişinin vücut dokusuna müdahale etme yasağı ilkelerini ihlal eder.
Kasten yaralama suçunun oluşabilmesi için iki ana unsurun bir arada bulunması gerekir:
1. Maddi Unsur (Fail, Mağdur, Fiil)
Fail: Suçu işleyen gerçek kişidir. Hukuka aykırı eylemde bulunan, yaralama fiilini gerçekleştiren şahıs.
Mağdur: Vücut bütünlüğü ihlal edilen kişidir. Yaralanan, bedensel bütünlüğü bozulan kimse.
Eylem: Fiziksel müdahale, darp, kesici-delici alet kullanımı, yakma, zehirleme gibi yaralama neticesi doğuran davranışlar.
Netice: Mağdurun fiziksel bütünlüğünde toplumsal veya biyolojik iş göremezlik (ağrı, iz, geçici/sürekli sakatlık) oluşturacak zarar.
Maddi unsurda, fiilin gerçekleştiği yer, zaman, kullanılan araç-gereç, müdahalenin mahiyeti ve mağdurun maruz kaldığı zarar ayrıntılı tespit edilmelidir. Kolluk tutanakları, sağlık raporları ve görgü tanıkları bu unsuru oluşturacak delilleri sağlar.
2. Manevi Unsur (Kastın Varlığı)
Kast: Failin bilinçli ve iradeli olarak mağduru yaralamaya yönelik amacı veya neticeyi öngörmesi.
Doğrudan kast: Fail, yaralama neticesini kesin olarak öngörür ve bu neticeyi istemekle birlikte işleme koyar.
Olası kast: Fail, yaralamanın gerçekleşebileceğini öngörür, buna rağmen eylemi gerçekleştirir.
Manevi unsurun varlığı, failin eylem anındaki psikolojik durumu, niyet beyanları, sözlü tehdit veya davranışlardaki şiddet derecesi gibi delillerle desteklenir.
TCK 86 hükmüne göre, beden veya ruh sağlığına ilişkin basit ve temel zarar veren kasten yaralama failine, hapis veya adlî para cezası öngörülür. Suçun niteliğine göre ceza miktarı belirlenir. Basit yaralama hâlleri; göz, diş, cilt bütünlüğü ihlali, morarma, kesik gibi geçici iş göremezlik veren durumları kapsar.
TCK 87. maddede; yaralama fiilinin neticesinde mağdurun önemli organ kaybı, geçici ya da sürekli özrün doğması gibi ağır sonuçlar meydana gelirse cezanın ağırlaştırılması hüküm altına alınır. Örneğin; görme kaybı, kesici aletle organ kesilmesi, kalıcı sakatlık veya ruhsal travma.
TCK 88. maddede, failin kasten değilse de ağır ihmal suretiyle mağdura zarar vermesi hâli düzenlenir. Bu fiilde kast unsuru yerine ağır ihmal aranmaktadır. Örneğin; bir hastanın bakımından sorumlu sağlık personelinin yoğun ihmali sonucu hastanın yaralanması.
Nitelikli Halin Belirlenmesi ( Sanıkların Yaralama Eylemi Sonucunda Mağdurun Yüzünde Sabit İz Oluştuğu Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinin Raporuna Göre Mağdurda Kemik Kırığı Tarif Edilmediği ve Adli Tıp Uygulamalarına Göre Diş Kırıklarının Kemik Kırığı Olarak Değerlendirilmediğinin Gözetilmesi Gerektiği )
T.C. Yargıtay 1. Ceza Dairesi E. 2021/5724 K. 2021/5943
( Sanıkların Tüm Aşamalarda Aşırı Alkollü Olan Müştekilerin Kabul Edilmemelerine Rağmen Diskoya Zorla Girmek İstemeleri Üzerine Arbedenin Çıktığını Savunmalarına Göre Müştekilerden Kaynaklanan Bu Hareketler Sebebiyle Sanıklar Lehine Haksız Tahrik Hükmünün Uygulanması Gerektiği ) Kemik Kırığı Oluşturacak Şekilde Yaralama ( Müştekide Oluşan Diş Kırıklarının Kemik Kırığı Sayılamayacağı Gözetilmeden Sanıklara Tayin Olunan Temel Cezaların Kemik Kırıldığından Bahisle Artırılması Suretiyle Sanıklar Hakkında Fazla Ceza Tayin Edilmesinin İsabetsiz Olduğu )
T.C. Yargıtay 3. Ceza Dairesi E. 2015/33241 K. 2016/14136
Sanığın eyleminin yağma suçunu oluşturduğundan bahisle kamu davası açılmıştır. Kasten yaralama eylemi nedeniyle açılmış ayrı bir dava bulunmadığı, ayrıca kasten yaralama suçunun yağma suçunun unsuru olduğu, bu durumda eylemin kasten yaralama suçunu oluşturduğundan bahisle hüküm kurulması ile yetinilmesi yerine, aynı eylem nedeniyle sanığın hem kasten yaralama suçundan mahkumiyetine, hem de yağma suçundan beraati şeklinde, kesin hüküm oluşturacak şekilde iki farklı karar verilerek kendi içinde çelişki yaratılması hukuka aykırıdır. DAVA : Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü: KARAR : Sanığın eyleminin yağma suçunu oluşturduğundan bahisle kamu davası açıldığı, kasten yaralama eylemi nedeniyle açılmış ayrı bir dava bulunmadığı, ayrıca kasten yaralama suçunun yağma suçunun unsuru olduğu, bu durumda eylemin kasten yaralama suçunu oluşturduğundan bahisle hüküm kurulması ile yetinilmesi yerine, aynı eylem nedeniyle sanığın hem kasten yaralama suçundan mahkumiyetine, hem de yağma suçundan beraati şeklinde, kesin hüküm oluşturacak şekilde iki farklı karar verilerek kendi içinde çelişki yaratılması,
T.C. Yargıtay 6. Ceza Dairesi E. 2012/25312 K. 2015/37796
Mağdurun yaralanmasının, kemik kırığının yanında ayrıca hayati tehlikeye de neden olması karşısında, sanığın, en ağır netice doğuran artırım nedeninden sorumlu tutulması gerektiği, bu sebeple hakkında TCK'nun 87/1. maddesinin (d) bendinin uygulanması halinde ayrıca aynı Kanunun 87/3. maddesi sebebiyle artırım yapılamayacağının gözetilmemesi, b-)Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 Sayılı kararı ile TCK'nun 53. maddesinin iptal edilen bölümlerinin değerlendirilmesi zorunluluğu, Kabule ve uygulamaya göre de; TCK'nun 29. maddesinin uygulanması ile tayin olunan 6 yıl hapis cezası üzerinden aynı Kanunun 62. maddesi uyarınca yapılan 1/6 oranında indirim ile cezanın 5 yıl hapis yerine hatalı hesaplama yapılması suretiyle 4 yıl 2 ay hapis olarak belirlenmesi,
T.C. Yargıtay 1. Ceza Dairesi E. 2016/3286 K. 2017/166
Özel güvenlik görevlilerine karşı işlenen suçlarda 5188 sayılı Kanun'un 23. maddesi uyarınca kamu görevlisi sayılması gerektiği ve bu durumda eylemin şikayete bağlı olmayan TCK'nin 86/3-c maddesi kapsamında kaldığı gözetilmeden yanılgıya düşülerek sanıkların kamu görevlisi olmadığı tespiti ile mağdurun şikayetten vazgeçmesi sebebiyle düşme kararı verilmesi hatalıdır. Oluşa ve dosya kapsamına göre mağdurun olay günü özel güvenlik görevlisi olarak çalışıp çalışmadığınınım tespiti ile özel güvenlik görevlisi olması durumunda özel güvenlik görevlilerine karşı işlenen suçlarda 5188 sayılı Kanun'un 23. maddesi uyarınca kamu görevlisi sayılması gerektiği ve bu durumda eylemin şikayete bağlı olmayan TCK'nin 86/3-c maddesi kapsamında kaldığı gözetilmeden yanılgıya düşülerek sanıkların kamu görevlisi olmadığı tespiti ile mağdurun şikayetten vazgeçmesi sebebiyle düşme kararı verilmesi,
T.C. Yargıtay 3. Ceza Dairesi E. 2011/32814 K. 2012/15864
5237 Sayılı T.C.K.nın 232. maddesinde düzenlenen aile bireylerine kötü muamele suçu; yaralama, hakaret ve tehdit gibi kanunun başka maddelerinde açıkça düzenlenmiş suçlar dışında aile bireylerine karşı işlenen eylemleri ( çıplak gezdirme, aç bırakma, sürekli alay etme, korkutma gibi ) kapsamaktadır. İddianamede sanığın kötü muamele suçunu oluşturacak eylemlerinden söz edilmediği gibi, buna dair kanıtın da bulunmaması karşısında, sanığın ikrarı, mağdurenin anlatımı ve adli raporla kanıtlanan, sanığın resmi nikahlı eşi olan mağdureyi döverek basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek şekilde yaralamaktan ibaret eyleminin 5237 Sayılı T.C.K.nın 86/2, 3-a maddesine uyan eşe karşı kasten yaralama suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek kötü muamele suçundan aynı Kanunun 232/1. maddesi uyarınca mahkumiyet hükmü kurulması,
T.C. Yargıtay 14. Ceza Dairesi E. 2012/5512 K. 2012/5064
Sanıkların kasten yaralama eylemini kabul etmemeleri, yargılama aşamasında katılanın, sanıkların kendisini darp ettiklerini ancak sadece diğer sanığın elinde sopa olduğunu beyan etmesi karşısında, katılanın bu beyanı dikkate alınmadan sanıklar hakkında kasten yaralama suçundan hüküm kurulurken silahtan sayılan sopa ile eylemi gerçekleştirdikleri belirtilerek TCK'nın 86/3-e maddesi uyarınca cezalarının 1/2 oranında artırılması suretiyle fazla ceza tayini,
T.C. Yargıtay 4. Ceza Dairesi E. 2015/22608 K. 2019/18215
Oluşa ve dosya içeriğine göre, sanık E.'ın trafikte tartışmış olduğu maktül S.i darp ettikten sonra olay yerinden ayrılmak üzere idaresinde bulunan kamyonete bindiği, bu sırada maktülün aracın sağ dikiz aynasına asılarak sanık E. ile yanında bulunan diğer sanıkların gitmesini engellemek istediği ancak sanık E.'ın bu durumu görmesine rağmen aracı hareket ettirdiği ve maktülün düşmesini sağlamak için direksiyonu sağ sol yaparak ilerlediği, aracın zigzag yapması nedeniyle hakimiyetini kaybeden maktülün yere düştüğü, sanığın ise maktülün yere düştüğünü görmesine rağmen aracı durdurmayarak maktülün üzerinden geçtiği ve olay yerinden kaçtığı, maktülün de pelvis kırığı ve ana damar yaralanmasına bağlı olarak kaldırılmış olduğu hastanede öldüğü olayda; dosya kapsamı ile uyumlu kabul karşısında sanığın eylemine uyan kasten öldürme suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden suç niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan hüküm kurulması,
T.C. YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ E. 2015/3613 K. 2015/4817
Oluşa ve dosya kapsamına göre, maktul ile suça sürüklenen çocuk arasında çıkan tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine suça sürüklenen çocuğun üzerinde bulunan bıçakla maktulü kovaladığı ve sağ kasığın 10 cm altından tek bıçak darbesi ile maktulü yaralayarak olay yerinde bulunan arkadaşları ile olay yerinden kaçarak uzaklaştığı, femoral arter kesişine neden olan yaralanması sebebiyle gelişen dış kanama sonucu maktulün hayatını kaybettiği olayda; darbe sayısı, hedef alınan vücut bölgesi ve engel bir durum bulunmamasına rağmen suça sürüklenen çocuğun eylemine kendiliğinden son vermesi hususları dikkate alındığında, suça sürüklenen çocuğun eyleminin kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunu oluşturduğu ve hakkında 5237 Sayılı TCK'nın 87/4. maddesi uyarınca hüküm kurulması gerektiği gözetilmeksizin, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde kasten öldürme suçundan hüküm kurulması,
T.C. Yargıtay 1. Ceza Dairesi E. 2013/2946 K. 2014/175
Sanığın, 27.07.2006 günü saat 01.00 sıralarında, sahibi olduğu ve katılanın bar olarak işlettiği iş yerine giderek kira alacağı sebebiyle katılanla tartışmaya başladığı, tartışmanın hararetlenmesi üzerine, elindeki bira bardağını masaya vurup kırdığı, kırık cam bardağını katılanın yüzüne savurarak katılanı yüzünde kesiler oluşacak şekilde yaraladığı, Adli Tıp Kurumu Kütahya Şube Müdürlüğünce olay tarihinden 5 ay 11 gün sonra düzenlenen 08.01.2007 tarihli raporda, katılanın sol zigomatik bölge üst kısımda 1,5 santimetre, sol yanakta 3,5 santimetre, sol zigomatik bölge alt kısımda 2,5 santimetre, sol kaş altında 1 santimetre uzunluğunda cilt seviyesine yakın, ilk bakışta dikkati çeker özellikte yara izleri gözlendiği, tarif edilen bu yara izlerinin şahsın yüzünde sabit iz niteliğinde olduğunun bildirildiği anlaşılan olayda; katılanın yüzündeki kesilerin TCK'nun 87/1-c maddesinde belirtilen şekilde yüzde sabit iz oluşturup oluşturmadığının özel ve teknik bilgiyi gerektiren bir konu olduğu, katılanın duruşmadaki beyanı ile veya hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olmadığı, böyle bir değerlendirmenin ancak bilimsel verilere dayanan ve istikrar kazanmış adli tıp uygulamaları doğrultusunda, olay tarihinden itibaren en az 6 ay geçtikten ve iyileşme sürecinin tamamlanmasından sonra yapılacak muayene sonucu düzenlenecek rapora göre yapılabileceği göz önüne alındığında, bu süre geçmeden alınan rapora dayanılarak katılandaki yaralanmaların yüzde sabit iz oluşturduğunun kabulüyle hüküm kurulmasında isabet bulunmamaktadır.
T.C. Yargıtay Ceza Genel Kurulu E. 2016/3-626 K. 2018/288
TCK'nun 87. maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında belirtilen diğer nitelikli hâllerle, yüzde sabit ize neden olma şeklindeki nitelikli hâl arasında temel cezanın belirlenmesi bakımından bir fark bulunmaması, adli tıp uygulamalarında “yüzde sabit iz”in, yüz sınırları içerisinde oluşan yaranın iyileşmesinden sonra, gün ışığında veya iyi aydınlatılmış bir ortamda, insanlar arası sözel diyalog mesafesinden ( 1-2 metre ) ilk bakışta belirgin bir şekilde fark edilebilir iz olarak tanımlanmasına göre nitelikli bir yaralanma şekli olduğunun anlaşılması karşısında, yüzde sabit ize neden olacak şekilde yaralanmanın, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilmesi mümkün olmadığından, temel ceza TCK'nun 86. maddesinin 2. fıkrasına göre değil 1. fıkrasına göre belirlenmelidir.
T.C. Yargıtay Ceza Genel Kurulu E. 2017/1-216 K. 2018/188
Sanıklar olay günü önce yaylada sonrasında Araç ilçe merkezinde birlikte alkol aldıkları, akabinde otomobil ile bir süre dolaştıkları ve ... Kıraathanesinin önünde durup, maktule seslendikleri, maktulün dışarı çıkması üzerine, sanıkların araçtan inerek maktule ve yanında bulunan mağdurlara topluca saldırdıkları, olay anında sanıklardan ...'in bıçakla maktulü yaralayarak ölümüne neden olduğu, diğer sanıkların da ellerinde sopalarla maktule saldırdıkları anlaşılan olayda; ölüm sonucunu doğuran eylem sanık ... tarafından gerçekleştirilmiş ise de, tüm sanıkların iştirak iradesi içerisinde olay yerine gittikleri ve suçun işlenişi üzerinde fiili hakimiyet sağladıkları ve sanıklar hakkında TCK'nin 37. maddesi delaletiyle 81. maddesi uyarınca kasten öldürme suçundan hüküm kurulması yerine yazılı şekilde suç vasfında yanılgılı değerlendirme sonucu kasten yaralama suçundan hükümler kurulması,
T.C. Yargıtay 1. Ceza Dairesi E. 2019/2836 K. 2020/644
Sanıklar yönelik olası kastla yaralama suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; olay günü Ağrı ili Diyadin ilçesinde, sanıkların bulunduğu kalabalık grup ile bir başka grup arasında çıkan kalabalık bir kavgada sanıkların silah kullandığı, bu kavgaya taraf olmayan mağdurların ise ateşli silahla yaralandığı kabul edilmiş ise de; her bir mağdurda bir adet yara bulunduğu, mağdurlardaki yaralanmaya neden olan sanığın tespitinin mümkün olmadığı, olası kastla gerçekleşen yaralama suçları yönünden iştirak hükümlerinin uygulanmasına olanak bulunmadığı bu sebeple her bir mağdur yönünden sanıkların tamamının sorumlu tutulmasına yasal imkan bulunmadığı nazara alınarak; sanıkların olası kastla yaralama suçlarından ayrı ayrı beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyet kararları verilmesi,
T.C. Yargıtay 1. Ceza Dairesi E. 2017/2866 K. 2018/551
Sanığın "katılanın, annesini tartaklaması sebebiyle katılanla konuşmak üzere katılanın evine gittiğini" savunması ve sanık hakkında kasten yaralama suçundan tayin edilen cezadan haksız tahrik sebebiyle indirim yapılması karşısında, sanığa konut dokunulmazlığını bozma suçundan ceza verilirken haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi, bozmayı gerektirmiştir.
T.C. Yargıtay 2. Ceza Dairesi E. 2009/53726 K. 2011/33905